EŞKIYA KOZANOĞLU’NUN[1] ACIMASIZLIĞINA DAİR BİR HİKÂYE
(Kaynak kişiler: Hikâyesi Turan ATİK ve Necati TÜRKÖZ, ağıdı Musa KARAASLAN’dan derlenmiştir.)
Gozanoğlu[2]Türkmenleri haraca bağlamış. Yaylaya her çıhışlarında ve yayladan inişlerinde onlardan haraç olarak deve, sığır, goyun ve altın istermiş. İstekleri hiç reddedilmeden hemen yerine getirilirmiş. Garadenizoğlu adındaki bir Türkmen beyi, Gozanoğlu’nun gız gardaşi ile evlenmiş. Bu evlilikten bir erkek oğlan doğmuş. Doğum, Goç Dağı’nda olduğundan çocuğun adını “Goç Mustafa” goymuşlar. Goç Mustafa ile aynı yaşda bir de emmisinin oğlu varmış. Bu çocuğa da “Genç Ali” demişler.
Yıllar bir su gibi ahmış. İki oğlan da birer yiğit deliganlı olmuşlar.
Yaylaya çıhışda Gozanoğlu’ndan haber gelmiş. Gozanoğlu’nun haracı gönderilirken Goç Mustafa babasına şöyle demiş:
— Baba, dayıma ne gadar borcun var ki ödüyorsun da bitmiyo?..
Goç Mustafa’nın babası da oğluna şöyle cevap vermiş:
— Hiçbir borcumuz yohdur. Lâkin dayın denilen adam bir eşkıyadır. Bu dağa, yaylaya çıhan bütün Türkmenleri haraca bağlamış. Bir sürü adamları vardır. Eğer istediklerini vermezsek gavga çıhar, bizi perişan eder!
Babasından bunları duyan Goç Mustafa, Gozanoğlu’nun adamlarını govarak:
— Varın söyleyin dayıma. Bundan sona gendisine haraç falan vermiyoh, demiş.
Haberciler, Gozanoğlu’na durumu bildirmişler. Gozanoğlu, hiçbir tepki göstermemiş. Eniştesinin yayladan iniş zamanına gadar beklemiş. Garadenizoğlu ile aralarında hiçbir şey yoh gibi davranmış. Türkmenler yayladan inerken Gozanoğlu, adamlarını yollayarak eniştesini bir yemeğe davet etmiş.
Goç Mustafa, bu davetten şüphelenerek emmisi oğlu Genç Ali ile birlikte obanın yanında galmışlar.
Garadenizoğlu, gayınbiraderinin davetine gittiğinde pek hoş garşılanmış. Gozanoğlu, bundan böyle eniştesinden haraç almayacağını söylemiş. Gayfeler içilirken samimi bir ortam oluşmuş. Gozanoğlu, yeğeni Goç Mustafa’yı sormuş. Davete gelmediğini öğrenince çoh hayıflanmış. Eniştesine âdeta yalvararah yeğenini görmek istediğini, davete gelmediği takdirde ömür boyu ona küs galacağını söylemiş.
Garadenizoğlu, aradaki bu samimi havaya ganarak obaya haber gönderip, Goç Mustafa ile Genç Ali’nin de gelmesinde bir sahınca olmadığını bildirince onlar da davete gelmişler.
Gozanoğlu, yemek için misafirlerini büyük bir çadıra almış. Herkes sofraya oturduğunda, “yemeğe başlayın” anlamında algılanılan “haydah yiğitler!” sözü ile çadırın bölmesinden sekiz babayiğit adamı çıharah Goç Mustafa ile Genç Ali’ye çullanmışlar. Garadenizoğlu’nun gözü önünde oğlu ile yeğenini canice öldürmüşler. Gozanoğlu, Garadenizoğlu’na şöyle söylemiş:
— Bana garşı gelenlerin sonu budur. Oğlun ve yeğeninin durumlarını gördün! Haydi gonuş bahalım. Eski usul devam etsin mi, oğlun ile yeğeninin sonuna razı mısın?..
Garadenizoğlu, gayınbiraderinin galleşliğinin sonunun gelmeye-ceğini biliyomuş. Önce abdest alarak iki rekât nâmaz gılmah için gendisine müsaade edilmesini isdemiş.
“Namazı gıldıhdan sona cevap vereceğim” demiş.
Abdest alıp nâmazını gıldıhdan sona dûasını ederek şöyle söylemiş:
Garadenizoğlum da hep gara yaslı,
Atlıların üstü de tüm gaplan postlu.
Urum’da söylenir goç aslan nesli
Goç Mustafa’m, golu bağlı bulundu!
Emmi, dayı kefenini saralar
Bizim işi ancah mahşer aralar.
Tez ezelden Ulaşoğlu, Garalar
Yetişin yardıma dünür bilindi.
Emmiler, dayılar nedir suçumuz?
Yıhıldı parhana,[3] durdu göçümüz.
Oğlum Goç Mustafa, yeğen Genç Ali
Ölmüş gördüm gara bağrım delindi…
[1] KOZANOĞLU KİMDİR?
Türkülere kahraman olan Kozanoğlu, Afşar'ların Kozanlı oymağının reisi olan bir ailedendir. Bu oymak önceleri Karamanoğulları'nın, sonradan da Osmanlı Devleti'nin maiyetinde bulunup, Kozan havalisinin idaresini yürütüyordu. Kozan dağlarındaki Varşak'lar (Varşak aşiretinden olanlar) bunların piyadesi, Çukurova'daki Avşar'lar ise süvarileri idiler. Kozanoğulları bu havalide uzun müddet hüküm sürdüler, halkın hak ve hukukunu iç ve dıştaki saldırganlara karşı korudular. Orta Anadolu derebeylerinden Çapanoğlu Süleyman Bey'in Kozan bölgesini istila için gönderdiği askerler Yusuf Ağa tarafından perişan edildiği gibi, bir müddet sonra Mısırlı İbrahim Paşa'nın Kozan'ı almak Mehmet Bey Kozan Beyliğine geçtiler. Kozan Beyliği gittikçe kuvvetleniyordu.
1882 senesinde Sultan Aziz zamanında Sadrazam Ali Paşa'nın Kozan Beyliği'ni ortadan kaldırmaya karar vermesi üzerine Derviş Paşa kumandasında "İslâhiye Fırkası" adı altında bir kuvvet teşkil edip Kozan'a gönderildi. Ahmet Bey ile Yusuf Bey ve Kozan hanedanına mensup diğer beyler, Halil Bey, Ali Bey ve Hüseyin Bey'ler devlete bağlılıklarını hemen bildirdiler. Ahmet Bey' e Kütahya Valiliği, diğer beylere de birer memurluk veya maaş verilerek dağıtıldı. Kozan bir sancak haline getirildi. Kozanoğlu Yusuf Ağa Sivas'ta oturmaya memur edildiğinden muhafız askerleri himayesinde yola çıktı. Fakat aşiretlerinden bir kaçı yolunu kesip onu muhafız askerleri elinden aldılar. Yusuf Ağa durumu değerlendirmek istedi. Kozan'a gelerek bütün aşiretleri isyana kaldırdı. Bunun üzerine Müşir Derviş Paşa, İsmail Paşa kumandasındaki bir müfrezeyi Yusuf Ağa üzerine gönderdi. Kısa bir çatışmadan sonra Yusuf Ağa esir düştü ve astırıldı, taraftarları da dağıtıldı.
Kaynak: http://www.burdasin.net/kozanoglu.avdan.gelir.asp
Mehmet Bayrak-Eşkıyalık ve Eşkıya Türküleri, s. 367 Yorum Yayınları Ankara 1985 Öğrt. Gör. Hakan Tatyüz
Hasan Paşaoğlu İle Kozanoğlu Dövüşü Ve Dadaloğlu’nun Bu Dövüşe Söylediği Türkü
Olay Sultan Murat zamanında Adana dolaylarında geçer. Şimdiki Karataş, Tuzla, İncirlik Dededağ çevresi olan yerlerdir. Ramazan Oğullarından Hasan Paşaoğlu Adana beyi, Kozanoğlu ise zamanın ünlü eşkıyasıdır. Her ikisinin de kendilerine bağlı kıyı beyleri varmış. Bunlar da beylerinin yanında dövüşe katılırlar. Kellelerin gövdelerden ayrıldığı, kanın oluk gibi aktığı çok şiddetli bir dövüş yapılır. Aralarındaki kavgadan sonra her ikisi de Dadaloğlu’ndan bu olaya bir şeyler söylemesini isterler. Önce ne yapacağını şaşıran Dadaloğlu, kahramanlığı Adana Beyi Hasan Paşaoğlu’nun kıyı beyi olan Karalar’a verir.
Karalar Karalar ünlü Karalar
Davanızı ancak mahşer aralar.
Hacı Osman tuttuğunu yaralar
Ulaştı hayfını aldı Karalar.
Avrad ilen don yumaya giderler,
Yine de kavgasın yaman ederler.
Bozdoğan gözünü ayırsın baksın,
Daha kime cidav atar Karalar?
Hov dedi de yarıya düştü,
Misis mehenk kurdu, alasın açtı.
Karahacılı da Kuzugüdenli
Şambayadı bile hem yalın kaçarlar.
Bu olayda bizi ilgilendiren iki aşiret vardır. Kuzugüdenli ve Bozdoğanlar. Kuzugüdenli aşireti, şimdiki Gömürgen Türkmenlerinin atalarının bağlı olduğu aşirettir. Bozdoğanlar da kasabamızdaki “Deli Hasanlar’ın” atalarıdırlar.
Kuzugüdenli aşireti, Bozoklar’ın Bayat Boyu’na mensup iken, Bozdoğanlar’ın Üçoklar’dan olduğu belirtiliyor. Şambayadı ise Kuzugüdenli aşireti’nin akrabası olan bir topluluktur. Burada adı geçen üç topluluğun da Kozanoğlu tarafını tutup, Hasan Paşaoğlu’nun karşısında oldukları anlaşılıyor. Yazarın belirttiğine göre bu taraftar olma bir zorunluluktan kaynaklanıyordu. O da yaylaya çıkış ve iniş esnasında eşkıya Kozanoğlu’nun kendilerine vereceği zararı önlemekti.
KAYNAK:CENUPTA TÜRKMEN OYMAKLARI
Ali Rıza YALMAN (YALGIN) Kültür Bakanlığı Yayınları 256 Kültür Eserleri:142. Cilt Hazırlayan: Sabahat EMİR 57, 58, 59. Sayfalar Ankara 1977
[2] Gozanoğlu ile ilgili iki ferman şöyledir:
BİRİNCİ FERMAN
Adana Beğlerbeğisi Abdulgaffar Paşa’ya hüküm ki,
Sen ki mîrî miranı mümaileyhsin. Gozanoğlu nâm şakıyi ahz ve Niğde kal’esine gönderüb kal’e bend olunduğı tarafımdan ilâm olunmağla imdi emri şerifim vusulünde şekıi merkum Gozanoğlu’nun ahvali marifet, şer’ ile gereği gibi teftiş ve tefahhus ve davacıları zuhur ider ise bihasbeşşer’ lâzım gelân hukuku ibad eshabına istirdat olunub ve mezburun eshabı fesaddan sabit ve zahir olur ise hücceti şer’iyye olunduktan sona şer’ ile hakkında lâzım gelan cezasını tertib edüb ve eğer ukubeti şer’ iyye terettüb ider töhmet sahip olamaz ise yanına kifayet mikdarı âdemler koşub firar itmamek üzre yollarda muhafaza iderek kayübend ile deri devletdarıma irsal ve ihzar ve mezburu keyfiyyeti ahvalini sıhhat ve hakıykati üzre deri devletdarıma arzu ilâm eyleyesin deyu yazılmışdır. Fi evaili c 1119.
İKİNCİ FERMAN
Bervechi arpalık Niğde Sancağı’na mutasarrıf olan Ömer Paşa’ya ve Niğde Kal’esi dizdarına hüküm ki,
Bundan akdem Gozanoğlu dinmekle maruf şakıi hâlâ Adana Beğlerbegisi olan Abdulgafur dame ikbalihu ahz ve Niğde Kal’esine gönderüb kal’a bend idtirdiğin mukaddemâ deri devletdarıma ilâm idüb ve şakıi merkumun kemakân kal’ei merkumede muhkem habs ve kal’a bend olunması lâzım olmağla imdi sen ki mîrî miranı mumaileyh ve dizdarsın. Emri şerifim vusulünde şakıi merkum Gozanoğlu’nu kal’ei merkumede gereği gibi habs ve kal’a bend idüb ve eğer Adana Beğlerbegisi mîrî miranı mumaileyh tarafından talep olunursa dahi virmeyüb ve bir tarıykle gaybubet ve firar itmemek üzre muhafazasında kemayen begi ihtimamı tam eyleyesiz. Şöyle ki her ne tarıykle olursa olsun şakıyi merkum kal’ei mezburden çıkup bir tarafa firar itmek ihtimali olur ise sona bir dürlü arzu cevabınız ısga olunmayub mezkur Gozanoğlu’na olunacak ceza size tertip olunacağın mukarrer ve muhakkak bilüb ana göre ziyade basiret ve intibah ile haraket ve bundan sona emri şerifim varmadıkça bir tarıykle ıtlak eylemeyüb kal’ei mezburede hıfzu habsi hususunda ihtimam eylemeniz babında fermanı âlişanım sadır olmuşdur. Buyurdum ki Fi evaili z 1119.
[3] Taşınabilen yük, ev eşyası.