Sevgili Mustafa Cengiz kardeşimiz, bana Adalet Partisi Genel Başkanı ve 2018 seçimlerinde Cumhurbaşkanı adayı olan Dr. Vecdet Öz’den bir alıntı göndermiş…
Dünkü yazım üzerine o kadar “Cuk” oturdu ki bu alıntı, Dr. Vedat Öz’den alınan ve içeriğini dünkü yazıma destek çıkar anlamda gördüğüm için aynen sizlere de aktarmak istedim.
Yazı, noktasına virgülüne dokunmadan aynen şöyle…
XXX
BİR ÇÖKÜŞÜN ANATOMİSİ (!)
Devir: “Devlet-i Aliyye-i Osmaniye..”
1500’lü yılların sonu:
- Takiyüddin’in İstanbul Tophane sırtlarında kurduğu ve Avrupa’da eşi benzeri bulunmayan gözlemevi Kadızade efendilerin “Uğursuzluk getirir, yıkılmalıdır” şeklindeki kışkırtmalarıyla yıkıldı..
1600’lü yıllar:
- Osmanlı medresesinde fen bilimleri ve matematik öğretiminin meşru olup olmadığı tartışıldı.
- Osmanlı’da, Hızır peygamberin sağ olup olmadığı tartışıldı.
- Osmanlı’da, Hazreti peygambere saygı olsun diye “Sallallahu aleyhi vesellem” demenin gerekip gerekmediği tartışıldı.
- Avrupa’da Harvey kan dolaşımını buldu..
- Toriçelli, cıvalı barometreyi buldu.
- Alman Kepler güneş sistemi yasalarını keşfetti.
- Gueriche ilk jeneratörü yaptı.
- Thomas Savery de ilk buharlı makineyi yaptı.
- Pascal, ilk hesap makinesini buldu.
- Newton, yerçekimi yasasını buldu.
1700’lü yıllar:
- Osmanlı’da, Hz. peygamberin anne ve babasının mümin kabul edilip edilmeyeceği tartışıldı.
- Osmanlı’da, Firavunun imanla ölüp ölmediği tartışıldı.
- Muhyiddin Arabî’nin Şeyh-i Ekber (Büyük Şeyh) kabul edilip edilmeyeceğini tartışıldı.
- Osmanlı medresesi, kandillerde toplu olarak namaz kılınıp kılınamayacağını tartıştı.
- Avrupa’da Newton, “Optik” adlı kitabını yayımladı.
- Volta, ilk elektrik bataryasını yaptı.
- J.Watt, uzun süreli çalışan buharlı makineyi yaptı.
- Montgolfier kardeşler ilk uçan balon yolculuğunu gerçekleştirdiler.
- Lavoisier kimyaya nicel yöntemleri yerleştirdi ve kütlenin korunumu yasasını buldu.
1800’lü yıllar:
- Osmanlı kahve ve tütünün haram olup olmadığını tartışıldı.
- Osmanlı ezanı güzel sesle okumanın gerekli olup olmadığını tartışıldı.
- Kanuni’den sonra yozlaşmaya başlayan Osmanlı’da medresesi türbelerin ziyaret edilip edilmeyeceğini tartıştı.
- Osmanlı medresesi Yezit’e lanet etmenin gerekip gerekmediğini tartıştı.
- Osmanlı medresesi “Selamlaşırken eğilmeli mi?” gibi (!) çok önemli bir soruya yanıt aradı.
- Avrupa’da Trevithick, ray üzerinde giden ilk treni yaptı.
- Dinleme cihazı stetoskop bulundu.
- Ampere, elektrik akımını ölçen ampermetreyi yaptı.
- Faraday, elektromanyetik kuramları geliştirdi.
- Londra’da ilk yer altı treni (metro) yapıldı.
- Plante, kurşunlu akümülatörü buldu.
- Graves Otis asansörü buldu.
- Cooke ve Wheatstone ilk elektrikli telgrafı buldu.
- Avogadro Birleşen Hacim Oranları Yasası’nı buldu ve kimyada yeni bir çığır açtı.
- J.J.Thomson atomun yapısındaki elektronları keşfetti.
Özetle:
- Bilimden, felsefeden ve akıldan uzaklaşıldı..
- Yetişmiş ilim ve irfan sahibi aydınlara düşmanlık yapıldı..
- Akıllı ve gelişmeye önem veren yöneticiler aforoz edildi..
- Dünyadaki gelişmelere ayak uydurmak yerine hurafe ve zevki sefaya önem verildi..
Sonuç malum..
Atatürk’le birlikte büyük bir şans yakalayan ülkemiz maalesef ölümüyle birlikte hızla eski ayarlarına geri döndü!.
Zihniyet değişmediği sürece de tarihin tekerrürden ibaret olduğu görüldü..
XXX
Dünkü yazımda da belirttiğim gibi, Kuran’ın hangi dilde okunacağı mı çok önemli, yoksa anlaşılarak okunması mı önemli?
Elbette anlaşılarak okunması önemli…
Geçmiş yıllarda olduğu gibi gereksiz tartışmalar yerine, bugün eğer bilim için tartışmayı öne çıkarmış olsaydık…
Örneğin Hıfzıssıhha Enstitülerini kapatmamış olsaydık…
Şehir hastaneleri yaptık diye, mevcut hastanelerini de kapatmamış olsaydık…
Bugün kovid salgını ile belki de daha güçlü bir şekilde mücadele ediyor olurduk, belki de biran önce bu belayı başımızdan def ederdik…
Aşımızı kendimiz üretebilirdik…
Belki de ürettiğimiz aşıyı, diğer ülkelere de ihraç edebilirdik…
Ne yazık ki bizim önceliğimiz, geçmişte de olduğu gibi “Arapça mı Türkçe mi” tartışması oluyor.
Bu tartışmanın sonucu, ülkeyi ileri taşımaz, gerçek ne yazık ki bu.
Toplum, bu konuda yeteri kadar eğitimli olmadığı için de, tartışmanın biteceği yok.
Zaten bu tartışma sona erse ve gerçek ortaya çıksa da deseler ki “Anladığın dilden oku ve gereğini ona göre yap” geride ne şeyh kalır, ne cemaat ne de din sömürücüleri…
Öte yandan bir gerçek daha var, ona da vurgu yapmadan geçemeyeceğim…
Din ve Kuran konusunda gerçek yetkin ilim adamları gerektiği gibi konuşmazlarsa daha da çok konuşuruz bu konuları…
Ve ülkemize de milletimize de yazık ederiz…