“Yaşamın bana verdiği iki ders; çevreni gittikçe daralt, gereksiz kalabalıkların seni üzmesine izin verme.” Franz Kafka
Sizce de bu sözde azda olsa haklılık payı yok mu dostlar? Bence var.
Düşünün…
Kalabalıklar içinde geziyoruz, çevremiz kalabalık bir sürü isim zikrediyoruz ama kaçını tam olarak tanıyabiliyoruz yada çevremizdeki kalabalığın kaçı bizi tam olarak tanıyabiliyor?
Bak işte orası tam bir muamma.
Bu kalabalığın içinde yalnız yaşamaktır esasında. Kalabalığın içinde böylesine yalnız yaşamaktansa, günün sonunda mutsuz olmaktansa az insanla beraber olmayı, çevremde az insan bulundurmayı tercih ederim kendi adıma.
Sonuçta insanlar bizim onlara verdiğimiz değer kadar yer kaplar dimi ama? İnsanların bizi üzmesinde bizimde kabahatimiz var aslında kimseye haddinden fazla değer verip çevremizi gereksiz kalabalıklaştırmanın lüzumu yok. Size değer veren insanlar olsun en yakınınızda. Zaten çevresini kalabalık göstermek isteyen, gereksiz kalabalıklarla gezinen şu insanoğlunu bir türlü anlayamam. Neden derseniz zaten tek gireceğiz hikâyenin sonunda toprağa bu kadar kalabalık gereksiz değil mi Allah aşkına! Çevreyi gereksiz kalabalıklarla doldurup insanların seni üzmesine izin vereceğine az insanla yaşa az olan değerlidir, azı karar çoğu zarar demişler bu çevremiz dahi olsa. Bak ruhun yıpranır sonra demedi deme ha! Hayatını yönlendirmenin, mutlu, huzurlu olmanın sırrı bana sorarsanız azlıkta.
Az ve öz olana az ve öz çevreye sahip olmakta. Az olsun bizim olsun sonuçta.