Dünya ile birlikte Türkiye’yi de kaçınılmaz olarak etkileyen korona virüsü, sadece hastalık olarak kasıp kavurmuyor ortalığı.
Hastalık penceresinden baktığımızda, tüm dünya ülkeleri ve elbette Türkiye olarak kayıplarımızda olsa virüsün belli bir süre sonra etkisini yitirmesini sağlayacağız. Bugünkü teknolojik olanaklar içinde dünya nüfusu sıfırlanana kadar sürüp gitmesi düşünülemez. Elbette etkili aşı da ortaya çıkacaktır, belki de çıkmıştır. Refik Saydam Enstitüsü yerinde duruyor olsaydı, şimdiye kadar Türkiye’de çoktan çıkmıştı bile…
Şimdi orasını tartışmanın sırası değil, ancak bu beladan sonra eski haline dönüştürmek için konunun yeniden ele alınması bence zorunlu…
Tıbbi etkilerinin giderek büyüdüğü ortamda ki neyi nasıl yapıp da hayatta ve ayakta kalabileceği hesabını yapıyor ama ekonomiye etkileri de giderek büyüyor…
Çözümün ne olduğunu bilen olmadığı gibi, ne yazık ki aşısı da yok tıbbı konun dışındaki salgının…
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, “Ulusa sesleniş” programında anlattıklarından aslında bir şey çıkartamadım. Ayrıca Damat beyin katıldığı televizyon programında anlattıkları ise gerçekten anlaşılır şeyler değildi.
İşveren, işyerlerini patır patır kapatırken düşünüyor. Ben burada çalışan işgörenlerimi nasıl ayakta tutacağım. Öyle ya gelir olmazsa, işgörenin de kardan alacağı olmayacaktır.
Tarım üreticisi ise zaten tepetaklak. Açık havada sağlıklı bir şekilde çalışıyor olmanın dışında, kâr getirecek üretimi asla yapamamaktadır.
Küçük esnaf, geliri olmayan tüketiciye karşı boynu büküktür.
Evden çıkmayan, ihtiyaçlarını eve gönderenlerin tarafından sağlanması, küçük esnafın da boynunu büküyor, Pazar yerlerinde in cin top oynuyor.
Ekonominin en küçük ve aynı zamanda lokomotif birimi olan AİLE, evinde oturmuş karalar bağlamış, düşünüyor.
Elbette işçi, dar ve orta gelirlinin sofrası saray sofrası asla olmadı ama olan sofraların da devamını sağlamayı, elektrik, su, doğal gaz ve telefon giderlerinin nasıl karşılayacağını düşünerek evinden dışarı çıkamıyor.
19 Mart 2020 itibariyle ülkedeki en büyük üreticiler, perakende mağazalarını kapatma kararı aldılar. Ne zamana kadar sürecek, o personelin maaşları nereden nasıl ödenecek?
Diyor ki; 100 milyar liralık ekonomik paketten yararlanma koşulu olarak “İşçi çıkarmayanlara” yararlanacak…
Ne kadar, nasıl, bir açıklama yok…
Tamam, virüsten korunmak için ortaya konulan 14 koşulu yerine getireceğiz ve virüsü kapmamaya özen göstereceğiz, kabul…
Ya ekonomik kriz diz boyu iken, bir de üstüne gelen bu boyuttaki krizin altından sanayici, üretici, esnaf, işçi, memur, emekli nasıl kalkacak?
Hani virüsten 14 kural ile korunduk da…
Bu koşullar altında aklımızı korumak için bir kural var mı?
Vazgeçtik 14 kuraldan, bir tane bile yeter eğer bulunabilirse…
Beyler, efendiler, canlar…
Eyyyy yetkililer..
Sorunların tümü birden kartopu gibi üzerimize geliyor, görmezden gelmeden millete bir şeyler söyleyin…
Elbette bana “Felaket tellalı” diyenler olacak da, biz testi kırılmadan diye düşünüyoruz, kırılırsa toparlanması daha zor…
Ve…
Şunu çok merak ediyorum…
Ahlat ve Otluk koyundaki sarayların inşaatı devam ediyor mu?
Kanal İstanbul projesi illa yapılacak mı?