28 Mayıs seçimini kazasız belasız atlatırsak, kimin kazandığına bakmadan seçilenin ve kadrosunun, insanlara, insanca davranmasını, hakaret dilinden uzak ama tatlı kelamların konuşulmasını, şefkat, sevgi ve merhametin hakim olduğu yönetim anlayışının tesis etmesi bence olmalı. Makama seçilecek adayın, Cumhurbaşkanı Forsu olan kürsüden hitap ederken sadece ülke ve vatandaşların sorunlarına odaklanmalıdır. Örnek verecek olursak, ekonominin ve sanayinin çarklarının sadece üretim için dönmesi, tarımda çiftçiye gerekli desteğin verilerek, başka ülkelerden hiçbir şekilde ithalat yapılmayacağı kararlılığının alınması, eğitimde, sağlıkta, dış politikada ve daha birçok sorunun çözümünde TBMM’de muhalefetle asgari müşterekte ortak karar alınacağını özümsemelerini ve insanlar arasında sizden bizden gibi ayrım içerikli ifadeler kullanılması bence olmalı.
Adaylardan birisi diğerine sen terör örgütleri ile iltisaklısın ama ben vatanperverim söylemlerinden uzak durulmalı, kimin terör örgütleriyle yakın ilişki içerisinde olduğunun karar vermesi ve yargılaması gereken merciler yasalarla belirlenmiştir. Cumhurbaşkanının önderliğinde yönetim kadrosunun davranış ve uygulamaları topluma güven vermeli, yapılması zor veya mümkün olmayan konularda duygu sömürüsü yaparak halkı hayaller dünyasında yaşatmamalı, gerçekçi olmalı ve çalışanın alın terinin karşılığını teri soğumadan eksiksiz ve tam olarak vermelidir.
Bence olmalı; Benim onayıma ve seçmeme ihtiyacı olan kişiler, seçildikten sonra bana rağmen savurganlık, keyfilik, kayırmacılık ve şımarıklık içerisinde bir yaşam sürmemeli. Vergilendirilmiş öz kazançlarını istedikleri gibi kullanabilirler, hiç kimseye itirazım ve müdahale şansım olmaz fakat israf etmenin mütevazi bir yaşamla yakınlığının olmadığını anlatmaya çalışırım. Halktan toplanan vergileri yerinde harcamayan, talan eden, şatafatlı sofralar kuran ve seçmene hesap vermekten imtina eden yöneticilere aynı toleransı gösteremem. Hele ki bir de seçildiği makamda kalmak uğruna veya tekrar seçilebilmek için bütçeyi hoyratça kullananlara, 18 . Yüz yılda yaşamış, “Devlet Adamlarına Öğütler” adlı kitabın yazarı, Defterdar Sarı Mehmet Paşa’nın şu tavsiyelerini okumalarını ve bilmelerini öneririm.
“Müslümanların maliye hazinesi kimsenin miras kalmış mülkü olmayıp, yersiz harcanmasından çok fazla kaçınıp dünya ve ahrette soru ve cevabından, azap ve eziyetinden, eksiksiz derecede düşünüp çekinmek herkese lazımdır. İnsaf sahiplerince vergi veren halka (köylüye), velinimet efendimiz denilmesi doğru olur. Makama bağlanma, daima adını öne sürmemeye çalış, hüccet ve sicillerde adını yazdırma. Kadıların mahkemesinde bulunma. Kimseye kefil olma. Halkın işlerine karışma.” Bence bu kadar güzellikler bari olmalı.
“Mazlum kafir bile olsa onun bedduasından korkunuz. Yani mazlumun duası yerde kalmaz.” Hz. Peygamberin Hadisi