Bu durumlarda hemen ETİ’nin o ünlü reklamı aklıma geliyor.
“Bir bilmecem var çocuklar” diye başlayan…
Gündem, elbette üstü cambaz seyrettirilemeyecek kadar apaçık ortada olan ekonomik krizin geldiği nokta ve dolar gün içinde 7,38 seviyesine geldi.
Elbette aşağı ve yukarı çeşitli hareketler gösteriyor ama biz en yükseklerinden alalım…
Dolar 2020 yılı Ocak ayında 5,87 idi. Bugün 7,38 seviyesinde.
Eeee, n’olmuş mu?
Aslında siz sanıyorsunuz ki bizim dolar ile bir işimiz yok, bize ne.
İşte tam o noktada kazın ayağı öyle değil, Türk Lirası, o günden bu güne % 43,32 değer kaybetmiş oluyor ve senin “Bana ne, dolar ile işim ne” dediğin noktada, Türk lirası olarak cebine giren para ile olan harcamalar ile alım gücün % 43,32 kadar tepesi üstü aşağı dikiliyor…
Anladın mı?
Diyelim ki emekli maaşın 1500 lira, Ocak ayında alım gücün ile Ağustos ayındaki alım gücün % 43,32 aşağı düşmüş, dolar olarak eline geçen para 256 lira iken bugün eline dolar olarak geçen emekli aylığının dolar olarak karşılığı 203 lira…
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, Cuma günü namaz sonrası Ayasofya’nın insandan arındırılmış bölgesinde basın mensuplarına irat ettiği “Cuma hutbesinde” elinde kılıç olmaksızın birçok konu yanında ekonomi gündemini yorumladı, rakamlar, rakamlar, rakamlar verdi…
Televizyonda bu hutbeyi dinlerken ağzım bir karış açık kaldı. Dedim ki biz Patagonya’da yaşıyoruz, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı konuşuyor, ne derse doğrudur…
Örneğin, açılan işyeri sayısını veriyor da iflas edip, gücü kalmadığı için kapanan işyeri sayısını vermiyor.
İstihdama dâhil olan işçi sayısını veriyor, işsizlik ile karşı karşıya olanların sayısını vermiyor.
Hatta işten çıkarmayı yasaklayıp, çalışanı “Ücretsiz izine” ayırarak gelirsiz bıraktıklarının sayısını vermiyor.
Pandemi döneminde işyerlerini kapatan küçük esnafın borç batağına battığını söylemiyor da devlet yardımı diye “Borç para” vermeye zorladıklarını, bankaların da zorunlu olarak verdiğini kerdi ile yeniden borçlandırıldıklarını söylemiyor. O paralar geri gelebilecek mi acaba?
Bu iktidarın aklına uyup da “Yanlış hesaplar” ile yol, köprü, tüp geçit yapan müteahhitlerin, tatlı tatlı aldıkları ihalelerin, şimdi acısının çıktığını görüyoruz. İflasın eşiğinde olan o koca yandaş müteahhitler iflasın eşiğine geldiler. Çalışanlarına para bile ödeyemeyecek durumdalar.
Neden?
“Nasıl olsa dolar alıyorlar” diyorsunuz değil mi?
İşte orası öyle değil.
Yuvarlak hesap olarak yaptıkları işin taahhüt edilen rakamlara ulaşmaması halinde devletten alacakları fark, ayda dolar olarak diyelim ki 1 milyon olsun…
Bunu dolar olarak almıyorlar, yılbaşındaki kura bağlanmış ve Türk lirası alıyorlar…
Yani, aldıkları dış krediyi buna göre endekslemişler. Ocak kuru ile Türk lirası alsalar, 5 milyon 870 bin lira eder. Ağustos kuru ile alsalar, 7 milyon 430 bin lira eder ama onlar 5 milyon 870 bin lira almaya devam ediyorlar, aldıkları Türk lirasını da dövize çevirip aldıkları krediyi ödeyecekler. Nasıl olacak bu iş?
Yani Cuma hutbesinin ekonomi bölümünde birçok rakamlar verdikten sonra, “Lafı” şöyle bağlıyor…
“Yani Türkiye bu noktada dimdik ayakta… Kimse halkımızı yanıltmaya çalışmasın. Bugün dünden daha güçlüyüz. Yarın daha güçlü olacağız.”
Bir başka ilginç açıklama: “Bakın nereden nereye. Fert başı milli gelir o zaman (iktidara geldiklerinde) 3 bin 581 dolardı ve bu rakam 2019’da 9 bin 127 dolara çıktı. Bunun dışında otomobil noktasında satışlara bakalım.”
Bunun açıklaması iki kelime ile “Göz boyama”dır. Siz 4 kişilik bir ailenin yıllık gelirinin 36 bin 508 dolar olduğunu gördünüz mü? Bu rakam Ocak 2020 kuru ile yıllık 214 bin 300 lira, aylık17 bin beşyüz altmış lira eder yuvarlak…
Otomobil noktasındaki satışlara bakalım. Sıfır kilometre satışlar durdu, ikinci el de ateş pahası…
Elbette gelirler, GSMH’nın kişi başına düşen rakam ile hesaplanması yanlışa götürür ama açıklamanın bir bölümünü göz boyama çabası içinde verirken, gerçek tarafı neden açıklanmıyor da konu hakkında bilgisi olmayanlara yutturulmaya, kandırılmaya çalışılıyor?
Ayıp ayıp…
Yediyseniz afiyet olsun, ne diyeyim ki!...”
Bütün ekonomi uzmanlarının ortak görüşü şu…
Eylül ayına bu seviyede girer isek ki gidiş şöyle, Eylül ayında sıkıntının ikiye katlayacağı, zamların peşpeşe geleceği ama gelirlerde bir gelişme olmayacağını söylüyorlar…
XXX
Son iki şey daha…
Birincisi…
Muharrem İnce, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, kendisinin parti kuracağı yönündeki iddialara “En doğal hakkı” demesinden sonra…
Muharrem İnce de cevap vermiş…
“Bir tarafta Ak Parti'den ayrılanlara ‘Ümmeti bölmeyin’, CHP'den ayrılma iddialarına ‘en doğal hakkı’ deniliyor. Diğer tarafta ise Ak Parti'den ayrılanlar demokrasi kahramanı, CHP'de rahatsız olanlar sarayın adamı. Yok birbirlerinden farkları…”
Cuk oturmuş…
İkincisi…
Diyanet İşleri Başkanının makam odası ve görev yeri Ankara değil mi?
Ankara ama o başkan, her Cuma günü cumhurbaşkanı ile Ayasofya’da namaz kılıyor, ne iş?
Resmi görevi mi? Bana göre değil.
Peki, gidiş gelişlerindeki masrafını cebinden mi ödüyor bari?
E ben buna “Nah ödüyor” derim. Devletin parası deniz, yiyenler de zaten domuz…
Tabi yiyen varsa…