Ekonomi dediğin, ekranlarda uzun uzun tartışılacak kadar karmaşık bir şey değil…
Birilerinin çıkıp da nutuk attıklarında anlaşılmaması için kullanacakları cümleler ile karmakarışık bir anlamı yüklemek de değil…
Gayet basit…
Önce sermaye ile emek bir araya gelecek…
Bir mekânda insanların ve diğer sektörlerin ihtiyaçlarını üretecek…
Makul kâr ile ülke içinde ya da dışında satacak…
Elde ettiği gelirin beli bir bölümünü devlete “Yönetmesi ve hizmet etmesi” için “Vergi adı altında ödeyecek.
Kalan bölümü sermaye ve emek, aralarında hisseleri oranında hakça pay edecek.
Elde edilen paydan sermaye, bir kısmını büyümek için kullanırken, emek de bir kısmını tasarruf edecek ileride yapabileceği küçük yatırımlar için…
Geri kalanını da tüketecek…
Tükettiği miktar, diğer sektörlere giderken, domino etkisi yaratacak ve böylece “Ekonomi” çarkı Zenit saat gibi tıkır tıkır çalışacak…
Sitem sağlıklı işledikçe emek, işsiz kalmayacak, toplum huzur içinde geleceğini, zamanın öngördüğü seviyede eğitecek, tekrar gerek sermaye gerekse emek olarak geri döndürecek.
Bu sistem eğer bir gün bir yerde damar tıkanıklığı gibi tıkanır veya dönen çark arızalanırsa, tedavi ve tamir etmek gerekecek…
Tedavi ve tamir için öz sermayede birikim varsa, mesele yok, sıkıntısız geçiştirilebilir.
Eğer o birikim yoksa mutlaka ilaç ve tamire ihtiyaç duyacağınız yere gideceksiniz…
İşte o gittiğiniz yeri eczane ya da tamirhane olarak düşünürseniz, kapısında “Banka” yani, paranın bol olduğu ve o paranın da bedelinin olduğu bir kapı olduğunu bileceksiniz…
Çaresiz ilacı kullanıp, tamiratı da yaptıracaksınız ki, hem sağlığınıza kavuşabilesiniz, hem de çark yeniden sorunsuz olarak dönebilsin…
Eğer bu tedavi ve tamirat kısa sürede bitmez ise…
Allah gecinden versin, akıbet (Gelecek) çörtendir, sele kapılır gidesiniz de sizi aramazlar bile…
XXX
Anlattığım bu sistemi bir tarafa koyup, yaşamakta olduğumuz günlere dönersek…
Sermaye hastalandı, çarklar kırıldı, emek yatak-döşek yatıyor ve yönetim hala nutuk çekmeye devam ediyor…
Neymiş, dünya ekonomi sıralamasında ilk on’a girecekmişiz…
Arkadaş, sen önce bir sıralamaya girmeyi başar da ilk 1o’a girmemiz için sağlıklı adımlar atmamızı sağlamaya bak…
O adımları da bastığımız yere dikkat ederek atmak zorundayız.
Olmayan ayak ile ya da hasta döşeğinden zorla kalkıp adım atmaya çabalarsan, tümden düşer, kalça kemiğini kırasın da maazallah, tümden tekerlekli sandalyeye muhtaç olursun…
İşte o zaman ülke, kaosun içine girmiş olur…
Dön de bir bak…
Tüm sektörler ya bitik vaziyete kepenk kapatmış ya da can suyu ile kırık dümenle, arızalı motorla kıyıdan kıyıdan yüzmeye çalışıyor…
Bir yel esse, alabora olacak durumda…
Anlayalım artık n’olur…