Gurup toplantısında Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bunca yıl başbakanlık yaptım, cumhurbaşkanlığı yaptım; en çok hayıflandığım konulardan biri, şöyle dişime göre bir ana muhalefet bulamayışımdır" diye üzüntülerini dile getirdi.
Çok doğal, bulamazsınız.
Çünkü sizin dişiniz kaplama, ne deseniz hissetmiyorsunuz.
Sizin de ifade ettiğiniz gibi, 17 yılı geçti iktidardasınız. Bu süreç içinde yaptığınız konuşmaları alt alta sıralayın, siz de göreceksiniz ki hepsi de birbiri ile çelişkili ifadeler. O gün neyi nasıl konuşmanız gerekiyorsa kendi çıkarınıza, aynen o gün öyle konuşuyorsunuz.
Ayrıca size birçok nedenle ama esas cumhuriyete ve niteliklerine karşı oluşunuzdan dolayı temel konuda anlaşamadığımızdan, muhalif birisi olarak gördüğüm bir başka şey ise şu…
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan; siz topluluklar karşısında bağırarak konuşmamayı o kadar güzel beceriyorsunuz ki?
Bakın “…dişinize göre…” bulmadığınız siyasilere, hemen hepsi de sakin sakin ne diyeceklerse diyorlar ama siz bağırarak konuşuyorsunuz, neden?
Siz ki okuduğunuz okulda çok iyi hitabet sanatını bellemişsiniz, bilirsiniz.
Bağırarak konuşmanın üç gerekçesi vardır…
Birincisi, kitleleri coşturmak için yapılır. Faydaları vardır. Örneğin Halide Edip’in (Adıvar) 23 Mayıs 1919 günü Sultanahmet mitinginde yaptığı konuşma…
İkincisi, hataları bastırma usulüdür bağırarak konuşma. Sanki haklılığı kesin gibi göstermek ister bağırarak.
Üçüncüsü ise, ortamı germek ve korku salmak içindir. Hele sizin yaptığınız gibi tehdit içeren cümleler kurarsanız.
Hele sizin kadar hançeresini patlatırcasına yapılan konuşmada, ayrıca size biat etmeyenlere karşı kin ve nefret duygularınızı da ortaya koyar bağırarak konuşmak.
Bunu şimdilik en iyi başaran sizsiniz ama bir daha Allah başımıza böyle bir pati genel başkanı getirmesin.
Merakım şu…
Sizin dişiniz nasıl bir diştir ki, sizi milletin önünde tartışmaya defalarca çağıran parti genel başkanlarını görmezden geliyorsunuz?
Belli ki böyle bir programa çıksanız, orada bağırmanın bir, önünüzde akıp giden camdaki yazılı metin olmadan konuşamayacağınız için iki, başarılı olamamaktan korkuyorsunuz.
İşte bağırarak konuşmanın “…dişe göre…” ile ilgili bir yanı yok. Ancak bağırarak konuşmanın bir nedeni daha var o da korku…
Siz hiç tek başınıza tenha sokaklarda veya mezarlıkta yürüdünüz mü?
Eğer buralarda korkuyorsanız, en iyi korku giderici tavır, yüksek sele, bağırarak ”Ben buradayım” dercesine bağırarak yürümektir.
Siz de artık korktuğunuz için, korkunuzu yenmek üzere hemen her ortamda toplumları karşınız alıp bağırarak konuşma yapıyorsunuz.
Son yapılan mahalli idareler seçiminde alınan sonuç, giderek popülerliğinizin kaybolduğunu, inanılırlığınızı yitirdiğinizi göstermektedir.
İnsanlar iş ve aş istemektedirler, veriyor musunuz?
Çiftçiler tarlalarında çalışmak istiyorlar, çalışa biliyorlar mı?
Sanayici, üretimini artırmak, istihdamı çoğaltmak istiyorlar ama ülkede gelir seviyesi o kadar düştü ki, satın alacak kimse kalmadı, üretim seviyesini düşürüp işçi çıkarmaya başladılar…
Sanayi ve ticari alanda iflaslar, konkordatolar o kadar çoğaldı ki…
Muhalefet tarafı bunlara yoğunlaşırken, siz gündem değiştirme yolundasınız bağıra çığıra…
De ki muhalefet de sizin gibi, dişe diş tartışmaya girse, sizin kurduğunuz cümleleri kursa, edebi adabı bir yana bıraksa…
O zaman n’oluyor dersiniz?
Avukatınız soluğu mahkemede alıp TCK’nın 299. Maddesini ileri sürerek dava açıyor. Ve siz karşınızda isteseniz de dişinize göre muhalefet bulamıyorsunuz.
Örneğin “Man adası” diyorlar, oturup sakince anlatmıyorsunuz millete işin aslı nedir.
Tank-Palet fabrikası diyorlar, çıkardığınız “Cumhurbaşkanlığı Kararını” işin aslı diyerek resmi gazetede yayınlatmıyor, saklıyorsunuz.
15 Temmuz Şehitleri için toplanan milyonlarca paranın durumunu soruyorlar, cevap vermiyorsunuz.
Suriye’de bir bataklığın içine girdiniz onca itiraz ve uyarılara rağmen, başarısızlığınızı çeşitli isimler vererek başlattığınız askeri harekâtlarla örtmeye çalıştınız, onca parayı oralara gömdünüz. Rusya ve ABD ile anlaşmalar yaptınız, anlaşmaya uyulmaması halinde harekâta devam edileceğini söylediğiniz halde, harekâtın durdurulduğunu öğreniyoruz.
Size “Neden” diye soran olsa, yine avaz avaz bağırarak, soranın sicilini terörist diye damgalıyorsunuz.
Dediğim gibi aslında siz o kadar çok korkuyorsunuz ki o korkuyu yenebilmek için bağırırken muhalefet sakin ve bağırmadan konuşunca daha da korkuyorsunuz, korkunuzu örtmek için dişinizi ortaya koyuyorsunuz.
Birincisi; dişiniz sizin olsun da bilesiniz ki korkunun ecele faydası yoktur. Bir gün gelecek gideceksiniz de ülkede fazla tahribat yapmanızı önlemeye çalışıyoruz.
İkincisi; sizin istediğiniz gibi muhalefeti bu koşullarda bulmanız çok zor. Eğer sayarsanız muhalefet diye, yanı başınızdaki size yeter.