Türkiye'nin son dönemdeki en büyük sorunu ortada.
Ekonomik tablo herkesin malum.
TÜİK'in açıkladığı Enflasyon rakamları ile ENAG arasında dağlar kadar fark var.
Türk İş'in geçim standartları ve Açlık sınırına dair verileri de bir başka üzücü tablo.
Asgari ücrete yapılan zam daha verildiği günden erimiş durumda.
Emekli Kök Maaş teranesi ile zam almadı Temmuz itibarı ile.
Ev kirasını ödeyemeyen, sorunlarla baş etmekte son derece büyük sıkıntı çeken halkımızın İntiharlarına dair verileri Cuma günü üzülerek paylaşmıştık.
DAHA YOLUN BAŞINDAYIZ…
Üst üste gelen zamlar bir yana vergilerde daha yolun başındayız.
Önümüzdeki günlerde bu vergi dilimleri daha da artacak.
Araçlar için konan duble vergi sonrasında önümüzdeki günlerde “Servet Vergisi” ile ilgili çalışmaların kapıda olduğu konuşuluyor.
“Nereden Buldun”u kaldıran AK Parti için bu tür bir çalışma son çeyrekte köşeyi dönenler için epey sıkıntılı olacaktır.
Türkiye’de bu daha önce de oldu.
Bugün de olması büyük ihtimal.
Bakalım sonuç nereye kadar gidecek?
Elin arabı ülkemizde sefa sürsün, Türkler ödemeye devam etsin.
Hem de çift tarife ve duble duble…
HERKES ÇOK İYİ BİLİYOR…
Bugün belki genç nüfus yurt dışına gitmek istiyor olabilir.
Ancak herkes çok iyi biliyor ki Türk insanının en rahat çalışacağı, üreteceği, dünya ile rekabet edeceği yegane yer memleketi yani Türkiye’dir.
Gidenlerin vatan hasreti malumdur.
Önce göndermek için ellerinden geleni yapar, sonra Vatan haini ilan ederler.
Bunun en güzel örneği de Nazım Hikmet Ran’ın “Memleketim” şiiridir.
Prag’da 8 Nisan 1958’de yazdığı şiirin ne diyor büyük usta?
Memleketim, memleketim
Ne kasketim kaldı senin ora işi
Ne yollarını taşımış ayakkabım
Son mintanım da sırtımda paralandı çoktan
Şile bezindendi
Sen şimdi yalnız saçımın akında
İnfarktında yüreğimin
Alnımın çizgilerindesin memleketim
Memleketim, memleketim...
Önüne gelen posta koyup “İsteyen istediği yere gidebilir!” ile bu vatan topraklarını boşaltmaya yönelik bir çağrı akıllara zarardır.
Ülkeyi babalarının malı gibi görenlerin özellikle Türk halkına ve Türk kimliğine gördükleri muamele hiç ama hiç şık değil.
Hatay’da ki durum ortada.
Kilis ve Gaziantep’i bilmeyen yok.
Son depremde işin tuzu biberi oldu ne yazık ki!...
Ve… Özelleştirme idaresi Avrupa’da 4 ülke büyüklüğündeki toprakları yine ve yeniden satışa çıkartmış durumda.
Kimsenin ders almaya niyeti yok.
“Sat babam sat” nereye kadar.
Sanki babalarının malını satıyorlar.
SORUNUN ÇÖZÜMÜ İÇİN...
Bakın ne diyor Dr.Naim Babüroğlu?
"İran ve Suriye Dışişleri Bakanları, Tahran’da görüşüyorlar.
-Türkiye, 911 km sınırı bulunan Suriye’yle sığınmacıları göndermek ve PYD/PKK terör örgütü tehdidini yok etmek için görüşmek durumundadır.
-Sığınmacı sorununu çözemeyen bir Türkiye, diğer sorunları çözemez."
Ve… Yine uyarılarına da devam ediyor ve ekliyor Babüroğlu:
“Suriye'de ABD'yle işbirliği demek;
-PKK/PYD terör örgütünün devletçik haline gelmesi demektir.
-BOP gereği; Hatay dahil, Kahramanmaraş, Elazığ, Sivas, Erzincan, Erzurum, Kars ve güneyinin hedef olması demektir.
-Suriyeli sığınmacıların ülkelerine gönderilmemesi demektir.
Türkiye, ABD'nin BOP projesi tuzağını bozmalı;
-Gecikmeden Suriye'yle işbirliği yaparak hem sığınmacıların dönüşü sağlamalı hem de PKK/PYD terör örgütü etkisiz duruma getirilmelidir.
Devletin BEKA'sı bunu gerekli kılar.”
YAŞANMAZ HALE GETİRMEK…
Cennet vatanı yaşanmaz hale getirmek ve toplumu cinnete sürükleyerek olayı daha da işin içinden çıkılmaz bir hale getirmek inanın kısa yada uzun vadede kimseye bir şey kazandırmaz.
Öyle ya da böyle insanımız sıkıntıları aşar.
Ancak bu kadar sıkıntıyı yaratanları da günü geldiğinde unutmaz.
Bu devranın böyle sürmeyeceği kesin.
Hem ülkeyi bu hale getir, hem de “Sütten çıkmış Ak Kaşık” gibi devam et.
Kınadığınız ne kadar şey varsa başınıza geldi.
“Olmaz dediğiniz, muhalefette itiraz ettiğiniz ne kadar şey varsa hepsini yaptınız ve yapmaya da devam ediyorsunuz”
Bu ülke öyle kolay kolay kurulmadı.
Atalarımızın kanları ile canları ile sulandı her karış toprağı.
Her gün hamaset edebiyatı ile uyutmaya çalıştığınız insanların uyanması yakındır.
Bu kadar ağır faturayı da sürekli muhalefete kesmek ve son kaleyi de yıkmak için yapılan son dakika hamleleri belki de bir aşka uyanmaya neden olacaktır.
BU FİLM BURADA BİTMİYOR...
Ülkesi için savaşmayı bile göze alamayan vatan hainlerini, eli kanlı canileri, arsızları, hırsızları bu ülkeye doldurmanın alemi ne?
Kaldı ki Türkiye ekonomisi bugün bu halde ise bu kadar insanı finanse etmek için Türk halkının Milli Gelirinden kesip ona bunu yedirmenin faturasını kim ödeyecek?
Özelleştirme ile satılan fabrikalar, tarım ve hayvancılıkta gelinen son nokta ile dışa bağımlılık, Rekor üstüne rekor kıran cari açık, İthalata bağımlı bir ekonomi ile bu çarklar ne zamana kadar “Borç Ekonomisi” ile dönecek?
Bunun vebalinden kurtulamazsınız.
Eninde sonunda bu işin faturası herkese kesilecek.
Eşit olmasa da günü geldiğinde herkes bu büyük vebal altında ezilecektir.
"Bu Dünya'da işler yolunda" diyenler için bir hatırlatma bu film burada bitmiyor...
Hem Dünya’da hem de ahrette rövanşı var.
Hazır mısınız?