Elazığ depremi ardından olumlu, olumsuz, iktidara göre “muhalif” düşünce ifade edenler var. Elbette olacak da çünkü olaylarda insan hayatı söz konusu ve kış kıyamette soğukta evsiz barksız kalanlar söz konusu. Bütün bunlara da çözüm üretilmesi, insanların biran önce perişanlıktan kurtarılması gerekir.
Buraya kadar elbette millet olarak görüş birliği ve dayanışma içindeyiz. Hiç kimsenin buradan kendisine fayda beklemek gibi bir tutum içinde olmaması gerekir. Öyle de oluyor ama aradan bilinçsizin biri çıkıyor ki bu kişi “Vali” makamında oturuyor,
Bakanların yaptığı basın toplantısında Elazığ Valisi Çetin Oktay Kaldırım; bakanlara eğilip “Kamuoyunda da algı çok iyi” diyebiliyor.
Öte yandan olay üzerine çeşitli şekilde fikir beyan edenlere ise linç girişimi başlıyor. Kimi yandaş basın mensubu, sosyal medyadan görüş belirtene “şuna” diye başlıyor, kimi de “Ruh hastası” olmakla suçluyor ve birlik içinde olunması gerektiğini belirtirken, kendilerinin ne yaptığının farkında bile değiller.
Örneğin Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Yok para toplamaydı şuydu buydu, devletimizin bu noktada bir ihtiyacı yok, fırsatçılara kapı aralamayalım" derken…
Açılan yardım kampanyalarına karşı daha önce toplanan yardım paralarının nereye gittiğini sormak, ayrımcılık, ahlaksızlık oluyor.
“Her şeyden önce bu birlik beraberliğe, gerçekten destek veren halkımız varken, bir diğer taraftan da bunu gerek siyasi istismar vesilesi yapan, yani orada millet can derdinde bunlar mal derdinde anlayışıyla, acaba biz buradan nasıl bir fırsat devşiririz, nasıl bir imkân devşiririz, bunun için de böyle bir karalama kampanyasını sürdürüyorlar” diyor…
Valiniz ortada, söyledikleri de ortada…
Devam ediyor: “Sosyal medyadan aldığımız insanı tahrik eden bazı mesajlar var ki onlar çok çok beter, berbat, ahlaksızca. Örneğin 20 yıldır bu hükümet depreme yönelik ne yapmış diyecek kadar. Depremi durdurma şansınız var mı?”
Doğru söz, size 18 seneden bu yana “Depremleri neden durdurmuyorsunuz” diyen yok ki…
Neden önlem almıyorsunuz, depremlerin sonrasında toplanan yardım paraları nereye harcandı diye soruyor…
Diyor ki; “Böyle bir imkân zaten söz konusu değil. Bunu dünyanın hiçbir yerinde yapması mümkün değil. Ama depremden sonra ne yaptığınıza gelince, özellikle bizim iktidarımızda yaşadığımız önemli depremler oldu. Bingöl depreminde biz anında müdahil olduk. Biz orada Bingöl’ü yeniden inşa ettik. Van depreminden sonra Van’ı yeniden inşa ettik. Merkezinden tutunuz Erciş’inden Edremit’e varıncaya kadar, sosyal donatı alanlarıyla bütün Vanlı kardeşlerimize yeni bir Van inşa ederek yaşam koşullarını düzenledik. Soma’yı da öyle… Orada da bu adımları attık. Sakarya’yı önceki hükümetler ele alamadı. Biz Sakarya’yı da bu şekilde yeniden imkâna kazandırmış olduk. Burada da böyle bir depremle karşı karşıyayız.”
Söylem hem doğru değil hem yerinde değil…
Japonya depremi durdurmuyor, depremden önce gerekli önlemleri alıyor, deprem oluyor, sallantılar bitiyor, insanları günlük hayatlarına kaldıkları yerden devam ediyorlar.
Biz ne yapıyoruz?
Deprem oluyor…
Her taraf yerle bir, hayatını yitirenler, evsiz barksız kalan çaresizler. Hele bu kez de olduğu gibi kış mevsimi ise sokakta kalanlar…
İstediğimiz bu değil ve iktidarlara deprem olmadan gereğini yapın, yer sallansın, durulunca da kaldığımız yerden işimize gücümüze bakalım diyoruz…
Siz ne yapıyorsunuz?
Yıkıntılar arasında gezinip, halkın yanında olduğunuzu, kısa zamanda normal hayata dönüleceğini, devletin üzerine düşen görevi yerine getireceğini söylüyorsunuz…
Tekrar edeyim…
Vatandaşın istediği bu değil, vatandaşın istediği, deprem olmadan alınması gereken önlemlerin bir an önce alınıp insanları gece yatarken huzur içinde başlarını yastığa koymaktır.
Doğru dersiniz, aksi söylemlerde bulunmayalım, birlik ve beraberlik çağrısı yapalım ki zaten yaptığımız o, sabırlı olalım, devletimizin yaraları sarmasını bekleyelim…
Bunların hiç birine zerre itirazımız yok ama…
Milletin isteğine, düşüncelerine neden kulak vermediğinizi sorduğumuzda…
Neden düşüncelerimizi ifade ettiğimizde size göre “beter, berbat, ahlaksızca” oluyor?
Örneğin, Elazığ depremi sonrasında da yapılan çeşitli kampanyalar ile para toplandı.
Soruyorum…
Toplanan para ne kadar ve nerede toplandı…
Nasıl bir planlama ile harcamayı düşünüyorsunuz?
Geçmişte depremlerle ilgili toplanan paraların akıbetini bilmiyoruz, bari bunu bilelim mi?
Sayın iktidar…
Biz sizi çok iyi anlıyoruz.
Meydana gelen her türlü toplumsal olaylarda, milletten birlik ve beraberlik isterken ve millet birlik ve beraberliğini kanıtlarken sizin her hangi bir siyasi çıkar sağlamaya yönelik tavrınız var mı?
Bugüne kadar ben görmedim de özellikle her felaketten çıkar sağlama konusundaki, uzmanlık derecesinde davranışlarınızı çok gördük.
Bakın…
Millet elbette bu felaketin yaralarını sarar, gidenleri geri getirme gücümüz yok ama toplumsal travmayı atlatılması konusunda gereğini de yapar. İktidar gücünden önce milletin gücü yeterli olacaktır, kuşkunuz olmasın.
Ama sizden de beklentiler var. Yanlış anlamayın sadece sizden değil, sizden sonra gelecek iktidarlardan da beklentileri aynı.
Milleti dinleyin ve ne istiyorsa vekilleri olarak sadece onları yapın…
Depreme önceden önlem alın…
Konusu her ne olursa olsun, çevreyi rant uğruna talan etmeyin…
Önceliği, hatta gereği olmayan projeleri gündeme getirmeyin…
Yazdıklarımız asla fitnelik çıkarmak değil. Sadece “Yeri gelmişken bir kez daha” hatırlatmaktır.
Bizim derdimiz, dertlerimiz bunlar…
Ya sizin derdiniz ne?