Kayseri kalemizin surları üzerinde bugün iki burç bulunmaktadır.
Bunlardan biri İzzettin Keykavus tarafından inşa ettirilen Yoğunburç, Diğeri ise 1. Gıyaseddin Keyhüsrev'in ortanca oğlu 1.Alaeddin Keykubad tarafından -Moğol istilasına karşı kullanılmak üzere- yaptırılan Ok Burcu'dur.
Şehrimizde; Dış kale'nin Kuzeydoğusunda yer alan Ok Burcu, Şehrimizin iç kalesini ve burada bulunan Selçuklu Sarayı "Devlethane"yi çevreleyen surlardan kalan bir parçadır.
Kalenin kuzeydoğusunda yer aldığını söylememe bilmem gerek var mı? Burcun devamındaki kale parçasının üzerindeki kitabeden, bu kısmın Anadolu Selçuklu Devleti Sultanı I. Alâeddin Keykubad tarafından 1224 tarihinde inşa ettirildiği anlaşılmaktadır.
Burcun orijinali iki katlı imiş fakat 2.katı ne yazık ki günümüze kadar ulaşamamıştır.
Restorasyonu 2005 senesinde Mimarlar Odası tarafından gerçekleştirilen yapının yaklaşık 200 metrekare kullanım alanı bulunmaktadır.
Burç, günümüzde Kayseri Büyükşehir Belediyesince kültür amaçlı kullanılmaktadır.
Daha doğrusu kullanılıyordu. Şimdi mi? Maalesef kullanılmıyor.
Yetkililerce Kapısına kocaman bir asma kilit vurulmuş! Duvar taşları bir bir yerlere dökülmüş vaziyette.
Kapatılmasının nedeni tabii ki belli değil.
Bir zamanlar KAYMEK'le ilgili kursların el beceri işleri ve tablo resimleri sergilenmekte idi.
İçerisi otantik tarzda döşenmişti de...
Sakinliği seven kişiler şehrin göbeğindeki bu güzel mekanda kafa dinlerken sıcak ya da soğuk içeceklerini yudumlarlardı.
Sergilerle ilgili bir görevli kişi de el emeği göz nuru işlerle ilgili bilgiler veriyordu ilgilenenlere.
İşte bu gariban burcu bu gün harap ve bîtap halde görünce içim cız etti inanın ki.
"Bu nasıl iş" dedim kendi kendime.
Ve devam ettim kendimle konuşmaya; "ülkemizdeki Yahudi tapınağı havralar, onca Hıristiyan tapınağı kiliseler ilgili kurumlarımızca restore edilsin de, bizim ata yadigârı bu eserimiz yıkılmaya terk edilsin böyle ha?!" Sonra da bir yuh çektim topyekun aymazlığımıza/vefasızlığımıza...