Bizim devrimbazlar daha doğrusu Karl Marks’ın kendisini bile hüsrana uğratan zırvalarını hortlatmaya çalışanlar, kanlı Küba devrimine ayılıp, bayılanlar hiçbir dönem popüler olamadılar.
Komünizmin manifestosunu sular seller gibi ezberleyip yutanlar, bir defa olsun Zekeriya Sertel’in Nazımla ilgili anılarını okumak istemediler.
Olur ya! Onun gibi hayal kırıklığına uğramak var işin ucunda.
Memleket hasreti ile yanıp tutuşan, Kuvvayi Milliye Destanı yazan Nazım Hikmet’i, Nazıma toz kondurmadıkları halde işlerine geldiği gibi anladılar.
Cımbızla seçtiler.
Nazım’ın “ KARAYILAN” ına güneşe göz kapar gibi kapattılar.
“Karayılan
Karayılan olmazdan önce
Antep köylüklerinde ırgattı.
Belki rahatsızdı, belki rahattı,
bunu düşünmeğe vakit bırakmıyordular,
yaşıyordu bir tarla sıçanı gibi
ve korkaktı bir tarla sıçanı kadar.
Yiğitlik atla, silâhla, toprakla olur,
onun atı, silâhı, toprağı yoktu.
Boynu yine böyle çöp gibi ince
ve böyle kocaman kafalıydı
Karayılan
Karayılan olmazdan önce.”
Asıl adı Mehmet olan “Karayılan” Antep savaşı şiddetlenince çetesiyle Karabıyıklı’da düşmana ilk ve kesin darbeyi indiren, Kuvâ-yi Milliye safında kendisine Şıhın Dağı’ndaki ( Sarımsak Tepe ) Fransızları püskürtmesi emri verilen, bu çarpışmada ( 24 Mayıs 1920 tarihinde ) şehit düşen, Antep Halkını temsil eden Türk insanının gurur duyduğu kahramanlarımızdan biri.
Komünist Nazım’ın adına şiir yazdığı “Karayılan” adına türküler söylenmiş, ağıtlar yakılmış, sinema filmleri yapılmış işte böyle bir Türk kahramanı.
Şiirin son bölümü şöyle:
“«Karayılan der ki : Harbe oturak,
Kilis yollarından kelle getirek,
nerde düşman varsa orda bitirek,
vurun ha yiğitler namus günüdür...»
Ve biz de bunu böylece duyduk
ve çetesinin başında yıllarca nâmı yürüyen
Karayılan'ı / ve Anteplileri / ve Antep'i
aynen duyup işittiğimiz gibi
destânımızın birinci bâbına koyduk. “
Nazımdan neden örnek verdim biliyor musunuz?
Eski Meclis başkanlarından İsmail Kahraman aynen şunları söylemişti ki ağzına sağlık Onun:
“ Che denen eşkıya benim gencimin göğsünde olamaz.”
Öyle ya! Küba nere, Türkiye nere. Kübadaki komünist devrimden ve Che denen, devrimin eli kanlı mimarı heriften bana ne.
Neden devrimci geçinen Türk gencinin göğsünde, aslında son derece çirkin bir herif olan Che’nin resmi nal gibi bulunur?
Neden yine kendilerinden olan ve haksızlıkla asıldığına inandığım bir tek kişiyi öldürmemiş Deniz Gezmiş’in resmi Kübalı bir gencin tişörtünde bulunmaz?
Bakın “ Karayılan” ın bile demiyorum.
Malum çevreler che sanki babasının oğluymuş, Türk Kahramanıymış gibi Kahraman’ı topa tutmuşlardı.
Kraldan çok kralcı olan bizimkilerin, toz kondurmadığı“ CHE” nasıl biriydi 2. bölümde konuşalım.
Konuşalım da Dünya haritasında nokta kadar bile yeri olmayan Küba’da kanlı devrime imzasını atan Che’nin nasıl kardan aslan olduğu bilinsin.
Nasıl acımasız bir katil olduğu bilinsin.
Bizdeki aklı bir karış havada, kendine kahraman arayan, idol arayan kanı bozuklara gönderme olsun.
Sadece onlara mı?
Başkalarının gazına gelen, fikirsiz türbanlılara, bonelilere de.