TBMM’de her olaya mafya fedaisi tavrında maydanoz olan bir vekil var…
Son yasa düzenlemesinde, milletvekillerine de “Çakar” denilen birkaç görev hariç tamamen “Ben filancayım savulan lan, geliyorum” demeye getiren bu lambalardan takılması hakkı verilmiş…
İşin ilginç yanı, “Mafya babaları kullanıyor da milletvekiline neden çok görülüyor” gibi bir laf da etmiş. Hatta her zamanki gibi freni tutmamış “Kime ne zararımız var, arabaların üstünden mi atlıyoruz” gibi bir şey daha demiş…
Ben, trafikte bu türden yaratıkları görünce öyle sağa sola filan çekilmiyor, trafik kuralları çerçevesinde normal yoluma devam ediyorum. Hatta “Çakar” dışında bir de eşek gibi anıran sesli uyarıları da var, eğer onu da açarlarsa, inat edip önünde duruyorum…
Milletvekillerine “Çakar” eğer gerekiyorsa ki bana göre hiç de gerekli değil, sistemi bellerine bağlayıp, lambayı kafalarına yerleştirdikten sonra, TBMM salonuna yetişmeleri için TBMM yerleşkesi içinde kullanmaları doğru olur diye düşünüyorum. Çoğunlukla yasama görevlerini yerine getirmek için “Yetişme” çabasına düştükleri tek olay bu…
Şu milletvekili denilen zevata, kendilerinin “Asıl” olmadığını, ancak millettin verdiği yetkiyi, yine milletin adına kullanmak üzere “Vekil” tayin edildiklerini hatırlatmamız gerekiyor.
Bakın mesela, Abdulkadir Selvi, köşesinde yazdığına göre, AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş’a sohbet arasında kurulacak yeni partileri sormuş…
Kurtulmuş, “Önemli olan bizim ne yapacağımız. Biz siyasi olarak alanı doldurursak, onlar başarılı olamazlar. Yeni partilerin ne yapacağı değil, bizim partimizin ne yapacağı önemli. O nedenle onlar ne yapacak diye uğraşmıyoruz. Biz ne yapmalıyız diye çaba gösteriyoruz” demiş…
Tabi ki yaptıkları da ortada…
Önce gerçekten “Çakar” kullanması, yani “Yetişiyorum” diyerek yol alan araçların kullanması gerektiğini görüp tüm diğer araçlardaki aletleri yasaklayınca, o zaman milletvekilleri, “Biz de kanun çıkartır, yine takarız, var mı diyeceğiniz” dediler ve kanun çıkarttılar.
Sonra da sordular, “Ne zararımız var, araçların üzerinden mi atılıyoruz?”
Hani araçlarınızda “Atlama vitesi” olsa onu da yapacaksınız ya…
Her şeyi bildiğinizi sanıyorsunuz ama bilmediğiniz kesin olan bir şey var...
Asıl olmadığınız…
Çünkü çıkarttığınız yasa gereğince takacağınız “Çakar”lar, aslında sizin yüzkaranız olacaktır. Umulur ki bir “İkinci” daha yaşansın ve çıkarılan için çıkarılan yasanın bu maddesi VETO edilsin…
XXX
SEÇİLMİŞE SAYGI GÖSTERİLİR Mİ?
Saygı gösterme eylemi, sadece “Seçilmişe” değil, tüm insanlara, hatta hayvanlara ve doğaya da gösterilmesi gereken bir tavırdır.
Hatta “Saygı” bir ibadet biçimidir.
Saygının ardından sevgi, sevginin ardından muhabbet, muhabbetin ardından merhamet v tüm bunların ardından da adaletli davranmak gelir kiii…
İnsan olduğunuz tescil edilebilsin.
Bildiğimiz ve inandığımız kadarıyla Yüce Allah, sadece yarattıkları arasında “İnsana” çok değer verdiği gibi sadece ondan hesap soracağını açıklıkla ifade ediyor.
Şimdi aracınıza “Çakar” teşkilatını taktınız ve evinizden kendi aracınızla çıktınız. İçinde sizden başka kimse yok, çünkü milletvekillerine tahsisi edilmiş “Şoför yok bildiğim kadarıyla…
Açtınız sistemi, bir kırmızı, bir mavi ve arada bir de beyaz yanıyor…
Hatta benzetmek gibi olmasın ama arada bir de eşek anırmasına benzer bir de ses çıkaran sistemi de var, açarsanız…
Sanıyorsanız ki çakar çakmaz çakar çakmak gibi milletin işine yaradığınızı var sayıp millet size yol verecek ve üstelik saygı duyacak, yanılıyorsunuz…
Eğer içlerinden ne düşündüklerini bir bilebilseniz, bırak lambayı çaktırmayı lafını bile etmezdiniz kanun çıkarırken…
Tekraren ve aklınıza sığdırmanız dileği ile…
Milletten asla üstün değilsiniz ve o “Çakar” lambaları da sizi üstün göstermeyecektir. Aksine trafik akışı içinde yolda gittiğiniz sırada milletin içinden ne geçirdiğini bilmeniz için varsa teknolojik alet, onu da takın da sonuca bir bakın…
XXX
Gözünüz aydın ey milletim, eğer Libya bizden Asker isterse ülkelerinde görev yapmak ve muhaliflerine karşı durmak için…
Şehitler vermek pahasına asker gönderebileceğimiz ifade etti Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan…
Hani bir fıkra vardır bilen bilir…
Adamın üç oğlu varmış ve birincisini Padişah emriyle askere almışlar, genç askere gitmiş ve şehit haberi gelmiş. O zaman şehitlerin cenazesinin de köylerine getirmek mümkün değil tabi, kim bilir nereye defnedildi…
Aradan bir süre geçmiş, bir emir daha, adam ikinci oğlunu da vermiş Padişah emrine savaşsın diye. O da gitmiş ama gelememiş, gelen şehit haberi olmuş…
Bir süre sonra Padişah emri çıkmış, yine aynı babanın karşısına çıkıp Padişah emridir diyerek üçüncü ve en küçük oğlunu istemişler…
Baba dayanamamış, gelenlere “Gidin deyin o Padişaha benim s..kime güvenip de yedi düvele savaş açmasın…”
Hadi kendi ülkemizi savunmak için varız, her ne kadar kendi çocukları savunma görevlerinden kaçtılarsa da, ama önüne gelene yere asker gönderirse…
Söyler misiniz kimin nesine güveniyor bizim padişah özlemiyle yanıp tutuşan “Tek adamımız” da oraya buraya asker göndermeye kalkıyor acaba?
Kendi çocukların askere gitseydi de dağlara…
Anaları “Gelirler mi acaba” diye pencerelerin önünde bekler olsaydı…
Bu kadar kolay olur muydu asker göndermek oraya buraya?