Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yayımladığı 21 Ekim 2019 gün ve 1673 sayılı “Cumhurbaşkanı Kararı” gereğince, 30 Ekim 1986 yılında Bakanlar kurulunca “Milli Park” olarak ilan edilen Kapadokya bölgesi (Göreme Vadisi) milli park olmaktan çıkarıldı…
Hiç duraksamadan düşüncemi kestirmeden beyan edeyim…
Bunun adı, taammüden tabiat varlıklarını öldürmektir…
Cinayettir…
Cezası da şimdiki yasalara göre ağırlaştırılmış ve indirimsiz müebbet hapistir.
Gelelim nedenine…
Ben, askerlik sonrası iki yıl boyunca görev gereği (Tapu ve Kadastro Memuru olarak) Ürgüp’te ikamet ettim. Kapadokya yöresi topraklarının her santimetre karesinde (Yaptığım iş gereği) ayak izlerim var. Hemen her deliğini deşiğini, nerede ne olduğunu gördüm ve bilirim.
Kapadokya yöresi neresidir diye sorarsanız…
Benim gördüğüm kadarıyla, Erciyes dağının zirvesine bir parmağınızı koyacak ve bir ucu Aksaray, diğer ucu ise Kayseri’nin doğrusuna doğru bir elips çizeceksiniz…
Böylelikle Kapadokya yöresinin sınırlarını çizmiş olursunuz.
Kısaca anlatma gerekirse…
Bölgenin toprak yapısı, Erciyes dağından püsküren lavlardan oluşurken, tarihi yapısı ise Hristiyanlığın doğuşundan itibaren önemli merkezlerden biri olma özelliğini taşır.
Kapadokya yöresinin toprağını üfürüp de elinizle de şöyle bi sildiniz mi, her karışında altın madeni vardır.
Altın madeni dedikse, bildiğiniz, Kazdağları’nı talan edenlerin altın madeni değil elbette. Buradaki maden, “Turizm Madeni” olma özelliğidir.
Bölge, 70’li yılların sonuna kadar kısıtlı olanaklar ile ülke turizmine hizmet etti ve geliri elde etti. Yöre halkı, gelen misafirleri ağırlamak için gereken hizmeti nasıl vereceğini öğrendi ve hizmeti de en güzel şekliyle verdi. Bu tarihten sonra bir anda atak yaparak, turist guruplarının ihtiyacına cevap verecek konaklama ve eğlence yerleri ile turizme destek verdi.
Elbette yöreye gelen turist guruplarının öncelikli amacı, Hristiyan dininin önemli merkezlerinden biri olma özelliği yanında, ayakta kalabilen önemli dini yapılara sahip olmasıdır. Ayrıca Peribacaları dediğimiz coğrafi yapının çekiciliği ise ayrıca turizme katkı sağlamaktadır.
Ülke coğrafyamız, turizm gelirleri bakımından korunması gereken tarihi kültürel yapıya, ayrıca da tabiat güzelliklerine sahiptir ve Kapadokya yöresi de bunlardan birisidir.
Yörede çarpık yapılaşmanın başladığının görüldüğü yıllarda yani 80’li yıllarda, dönemin hükümeti bir kara aldı ve burasını “Milli Park” olarak ilan etti. Ayrıca yöre, “Dünya kültür mirası” listesinde de yer almaktadır.
Şimdi…
Hangi akıl ve gerekçe ile Kapadokya yöresi, “Milli Park” olma özelliğinden çıkarılmaktadır?
Karara mantıklı bir cevap verilmesi gerekir.
Aksi takdirde alınan bu karar, gerçekten turizme balta vuracağı gibi, yörenin tarihsel kültürüne, tabiat varlıklarına karşı işlenmiş bir cinayet olacaktır.
AKP iktidarı, göreve geldiği günden bu yana, çeşitli şekillerde çıkar guruplarının amaçlarına hizmet etmekten geri durmamış, her fırsatını bulduklarında ranta kapı aralamakla meşgul olmuşlardır.
Bugünlerde Haydarpaşa ve Sirkeci Garlarının ihalesi ve Kapadokya yöresi için verilen karar, kanıt olarak ortaya koyabileceğimiz son kararlarıdır.
Şimdi görev, Kapadokya yöresinde yaşayan, yörenin öz sahiplerine düşüyor…
Eğer burası ranta açılırsa, bilesiniz ki geleceğiniz kararacaktır. Turizm gelirlerinizde düşme yaşanacaktır ve kaçınılmaz durumdur.
O zaman ne yapacaksınız?
Kararın iptali için gereken ne varsa, yasalar içinde kalmak kaydı ile yapacaksınız ve ülkemin vatandaşları da sizlere elbette destek verecektir.
Taammüden cinayete ortak olmayalım…
Kolay gelsin…