Kürsüye çıktı da “Prompter” denilen cihazdan okuyarak konuşmaya başladı mı, kendinden geçiyor, konunun başı ile sonu birbirine karışıyor.
Tabi dinlerken de “Bu kadar da olmaz ki arkadaş…” dedirtiyor.
AKP Gurup toplantısı, “Prompter” denilen alet karşısında, sanayicilere sesleniyor…
"İş adamlarımıza diyoruz ki hani sen düşük faizle kredi istiyordun. Hadi gel al. Neden almıyorsun? Ben bu iş adamlarını da anlamıyorum. Ondan sonra bir araya geliyorlar, TÜSİAD'ı vesairesi, yüksek faizden bahsediyorlar. Yahu siz nasıl insanlarsınız. Eğer sen iş adamıysan yatırımdan yanaysan buyurun size kredi. Düşük faizle. Alın krediyi ve yatırım yapın.
Ben sizden yatırım istiyorum, ihracat istiyorum, hadi gelin bunları yapın. Ondan sonra kaçıyorlar.
Bunlar Türkiye'nin en büyük iş adamları. Ondan sonra da bize sallıyor. Biz bir şeye inandık. Bu ülkeyi kalkındırmak için TÜSİAD'ı v.s. fark etmez dürüst olacaksınız.
Sıkışınca kapıyı çalacaksın, işi yoluna koyunca kalkıp iktidara sallayacaksınız. Yok öyle 25 kuruşa simit."
XXX
Konuşmasının son bölümündeki “Yok öyle 25 kuruşa simit” ifadesinin dışında, gerçek olan, daha doğrusu ekonomi prensiplerine uygun olan tek bir cümle yok.
Doğru, yok 25 kuruşa simit. Hatta “Kandili simidinin” tanesi bile 25 kuruştan fazla…
Bir de şu var, dürüstlük konusuna hiç girmeyeceksin…
XXX
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, bildiğiniz gibi İHL mezunu ve bu okulda “Hatiplik” eğitimin Allah var iyi almış, hakkını teslim edelim. Gerçi “İmamlık” kısmı ile ilgisi hiç yok ama, kendisini ilgilendirir o kısım.
XXX
Gelelim özellikle TÜSİAD üyelerine karşı sallamalarına…
İşte o konu öyle değil efendim…
Aldığın “Ekonomi eğitimi(!)” bu konularda ahkâm kesmene yetişmez, hele ekonominin kitabını yazmana hiç yetmez…
Diyor ya, "İş adamlarımıza diyoruz ki hani sen düşük faizle kredi istiyordun. Hadi gel al. Neden almıyorsun?”
Tamam, alsınlar da nereden veriyorsun? Cumhurbaşkanlığı bütçesinden mi?
Sonuçta gidecek bankadan alacak o krediyi, eğer varsa ihtiyacı…
Dahası, İş adamları, sanayiciler ya da diğer “Kerdi” kullanma konusunda ihtiyaç sahibi olanlar…
“Kredi kullanmıyoruz” demiyorlar ki…
Onların dediği şey başka, senin dediğin şey ise konun semtine bile uğramıyor…
İş adamları, sanayiciler ya da diğerleri…
Dedikleri şey, ekonomik ortamın ve ülkenin hukuksal düzeninin, gelecekteki seçim sonuçlarının ne olacağının belirsizliği ile ilgili endişelerini dile getiriyorlar.
Buna cevap verebiliyor musun? Yok…
Koç, Gezi olaylarında kaçan öğrencileri, Divan otelinde korumaya aldı diye Koç Holding’e çökmeye kalkılmadınız mı? Onlarca vergi uzmanı müfettiş üzerine salınmadı mı?
Anca “Yok öyle 25 kuruşa simit”, demeden önce ülkedeki sermaye sahipleri, işverenleri ile dışarıdan gelecek sermaye için ortamı “Güvenilir hale” getirin, sonra konuşun…
Eğer yargı senin güdümünde olacaksa…
Eğer bağımsız olması gereken Merkez Bankası “Söz tutmuyordu, görevden aldık” diye gece yarısı kararnamesi ile görevden alıyorsan kardeşim…
Eğer senin karşına çıkıp her konuşanın ağzına acı biber süreceksen…
O “Hazır” dediğin, “…hadi alsanıza…” dediğin, “…hadi yatırım yapsana, ithalat yapsana, ihracat yapsana…” dediğin olay ger-çek-leş-meeeez…
Çünküüüü…
Ekonomi, sadece düşük faizle hazır olan krediyi alıp da kör kuyuya sallanarak kullanılmaz.
Dahası, “Bunlar nasıl adamlar, anlamıyorum” dediğin kişiler, ülkenin ekonomisini ayakta tutanlar ve çok daha eğitimli, deneyimli ve hangi dala bastıklarında hangi dalın yerinden oynayacağını çok iyi bilirler.
Hiç biri öyle “Ülker bayiliği” yapmıyorlar, bayi değil, bayilik vererek tekrar istihdam yaratanlar yani…
Hepsi de ülkedeki istihdamın hemen çoğunu sağlayan işyeri sahibi, sanayici, üreticiler…
Ya bankalar?
Onlar, ekonominin güvensiz ortamında, geleceğin ne olacağını bilmeden, en azından tahmin dahi edemeden, gerçek ve çok sıkı teminat almadan, hele uzun vadeli kredi verir mi sanıyorsun?
Bak bakalım yazdığın ekonomi kitabına, ne diyor bu konuda?
XXX
Beyim…
Yanlış yere tezgâh açıyorsun ve bunların hepsi de aklını kullananlar tarafından ileride senin için kullanılacak argüman(Kanıt)lar…
Hadi polis ağzı ile konuşalım…
Yapma, etme, ileride bu sözlerin aleyhine kanıt olarak sandıkta kullanılır, haberin olsun…