Size yazacağım yazının konusu belli, hatta başlığını bile koydum: “Söyleyemediklerimiz değil de yazamadıklarımız.”
Hatta yarım sayfasını da yazdım bile.
Ne var ki saate baktım, öğle olmuş ve benim bugün öğleden sonra hastane kontrol randevum var, oraya yetişmem gerek.
Yazıyı yetiştireyim desem, randevu kaçacak, randevuya gideceğim, yazı yetişmeyecek…
Sizce ne yapmalıyım?
Tabi “Sağlık çok önemli önce oraya gitmelisin” diyeceksiniz, inanıyorum…
Yok, öyle çok önemli bir sıkıntı yok, sadece rutin kontrolden ibaret. Gerekli tahlilleri ve çekimleri yaptırdım, bugün doktorum bakıp “Evet… Daha önünde 25 yıl ve belki de daha fazla yıllar var…” diyecek.
Zaten hep öyle oluyor, ben soruyorum, “Yirmibeş sene daha gider mi” diye onlar da “Gider gider…” diyorlar, ayaklarım kıçıma değerek geliyorum eve…
Çünkü daha işim çok, torun seveceğim, mutlu günlerine şahitlik edeceğim filan…
Çok şey mi bekliyorum bu hayattan dersiniz…
Beklerim, siz de bekleyin bir zararı yok…
Ayrıca sevelim ve de sevilelim, sevdiklerimize vakit geçmeden sevdiğimizi sevgi dolu ses tonuyla söylemeyi geciktirmeyelim…
Uzun yaşamanın sırrı bunlar zaten…
Bunları yaparsanız, hayatta severek ve sevilerek uzun ve sağlıklı yaşamayı başara bilirisiniz…
Diyeceksiniz biliyorum, her yazında muhalefet etmekten geri durmazken, nasıl mutlu olabiliyorsun?
Doğru soru, ben bunu başarmaya çalışıyorum işte…
Özel yaşantım içinde mutlu ve sağlıklı olurken, ülkem ve milletim için doğru işler yapmak da genç kalmanın, sağlıklı yaşamanın ve mutlu olmanın sırlarından…
Şimdi izninizi istiyorum, Pazartesi “Söyleyemediklerimiz değil de yazamadıklarımız.” Başlıklı yazım ile buluşmak üzere…