Bazı durumlarda adaletsiz bir birinciliktense adaletli adil bir ikinciliği tercih ederim.
Gerçek hayatta iyiler masallardaki gibi hikâyenin sonunda mutlak kazanan olmasa da olsun ben yine de iyiliği seçerim.
Çünkü iyiyken kaybetmenin tadı bile bir başka güzeldir eminim. Gazetemiz Yazarlarından Eğitimci Yazar Ali Özkanlı hocamızın da söylediği gibi “Birinci değil bir inci olmalı insan” Sizce de öyle değil mi? Söylediğimin size züğürt tesellisi gibi geldiğinin farkındayım. Bununda sebebi bana sorarsanız masalımızda iyilerin mutlak galip olması yenilgi yüzü görmemesi. Oysaki gerçek hayat öyle değil ki gerçek hayatta masallardakinin aksine iyilerde yenilebilir ama burada esas mesele o iyinin güzel, adaletli bir biçimde kazanmaya gidilen yolda emek sarf ederek yenilmesidir. Masalların aksine gerçek hayatta her iyi hikâyenin sonunda kahraman ilan edilmez çünkü iyilik yapılırken sağ elin verdiğini sol el görmez. İyilik Ali hocamızın tabiri ile bir incilik için değil birincilik için yapılırsa onun iyilik olduğu da pek söylenemez. Masallar iyidir güzeldir ama bunlarında masal dinleyen çocuklar tarafından bilinmesi gerekir. Şayet bilinmezse ileriki yıllarda iyilikle ilgili yanılgıya düşülebilir. Yada mutlak galibiyet için, kahramanlık için yapılan iyiliğin sonuçları masalın aksine gerçek hayatta iyilik yapan kişiyi hüsrana uğratabilir, memnun etmeyebilir. Aslında iyiler güzel kazanabildiği gibi güzel de yenilebilendir. Birinci olamasa bile adaletli adil ikinciliğin onurunu ve gururunu kendi içinde sessizce bir madalya misali taşıyabilendir. Adaletli adil bir inciliğin ruha verdiği huzur bazen birinciliğin dahi kat kat üzerindedir. Bunun ağaç yaşken eğilir felsefesiyle insanlara küçük yaştan aşılanması gerekir.