Bu gün bir gençle beraberdim. Ben ona fidan dikmeyi öğrettim.
O da bana yardım etti. GÜZEL BİR GÜNDÜ.
DOĞADA YAŞAYAN VE YAŞAMI KORUMAK İSTEYEN MASUM CANLILARI KORUMALIYIZ! BU GÜNÜN KONUSU "BAL AVCILIĞI".
Maalesef. İnsanlık olarak yaban hayvanlarının ve endemik bitkilerin yaşam alanlarını asfalt, otoban, beton, taş ve maden ocakları ve akla hayale gelmedik işlerle tüketmekteyiz.
Bir de bu yetmiyor gibi kimyasallarla, vahşi toplayıcılıkla, avcılıkla zararı iki katına çıkarıyoruz.
TOPLAYICILIK ÜZERİNE! (BAL AVCILIĞI).
Yaşamın tamamına zarar vermekte olan bal avcılığından vazgeçmeliyiz.
Doğada, vadilerde doğal olarak yaşayan (kayalara ya da ağaçlara yuva yapmış olan) arılarının ballarını topladığımızda bu arı kolonilerini ölüme mahkûm etmiş oluruz. Bu arılara zarar verdiğimizde endemik bitkiler, çiçekler, tarlalardaki mahsuller azalır ve insan dâhil tüm canlılar adına gıda sıkıntısı yükselir. Tabii. Erozyon tetiklenir ve yaşamın tamamı zarar görür.
Evet. O balların sadece 3/1 kadarını alsak bizden sonra gelenler arta kalanını alacaklardır. Ayrıca o balları toplarken yuva ağızları genişler. Yeni ağızlar açılır. Arılar o genişleyen ağızları kışın kapatamazlar ve hepsi ölürler. Ölmeseler dahi tedirgin olurlar, yuva değiştirirler ve kışa hazırlıksız yakalanarak ölürler. Tamam. Balların hepsini alsak ve ballarla birlikte arıları da alıp götürüp kovana koysak ne olur? Bir kere arıların tamamı alınıp götüremeyiz. Bu mümkün değil. Hepsi yuvada değildir; birçoğu da kaçar. Hal böyle olunca ağacın ya da kayanın kovuğundan alabildiğimiz kadarını da alıp kovana koymak için götürmeye kalktığımızda arıların yuva düzeni, işçi düzeni, petek düzeni yani tüm formatları bozulur. Bununla birlikte ana arıyı götüremezsek götürdüğünüz arılar koyacağınız kovanda durmazlar. Biz arkanızı dönmeden çekip giderler… Özetle arı kolonisi imha edilmiş olur. Doğadaki arı kolonileri tek, tek imha edildiğinde ülkemizin en büyük zenginliği ve yaşam destek kaynağımız olan endemik bitkilerimiz yok olmaya başlar. Yabani ağaçlarda meyve azalır. Yaban hayat aç kalır. Bitki çeşitliliği azalır. Erozyon yükselir. Zararlı çoğalır. O civarlarda tarım yapanlar varsa ürünlerinde düşüş olur ve yaşamın tamamı zarar görür.
Buna karşılık bal avcılığı yaparak doğadaki arıları yok etmesek o arılar oralarda düzenini devam ettireceklerdir. Çukalarımızın ve yaşamın tamamının en önemli YAŞAM DESTEK ünitesi olan endemik bitkilerimiz ve yaban hayvanlarımız zarar görmeyecek, erozyon yükselmeyecek. Ürünlerimiz, bitki ve hayvan çeşitliliğimiz korunmuş olacaktır.
ÖNERİ:
Hakiki bal istiyorsak arı besleyelim. Şeker yedirmeyelim. Hakiki bal üretelim. Hatta tüm arıcılar konakladıkları her yerlere (dağlara, yaylalara, orman kenarlarına…) çiçekli ağaçlar diksinler, çiçek tohumları eksinler…
Bu güzel ülke bizim değil mi? Bizden sonra yaşayacak olan tüm canlılara karşı sorumlu değimliyiz? Evet. Bu güzel ülke bizim ve geleceği düşünmek zorundayız.
Sonuç: Yaşamın tamamına zarar vermekte olan “BAL AVCILIĞINDAN vazgeçmeliyiz.