Yazdın…
Suç..
Yazmadın…
Suç…
Yazaydın…
Suç…
Neden yazmadın?
Suç…
Aklından geçirdin…
Suç…
Geçirmeseydin…
Suç…
İyi etmişsin de yazmış ama…
Suç…
Düşünmüşsün…
Suç…
Düşünerek yazmışsın…
Suç…
Neden düşündün?...
Suç…
Hangi amaçla düşündün?
Suç…
Sana kim dedi de düşündün?
Suç…
Bu haberi yazma, yazarsan…
Suç…
Bu haberi yaz…
Suç…
Soru sorma…
Suç…
Sordun soruyu…
Suç…
Neden sordun?
Suç…
Gazeten siyah beyaz baskılı…
Suç…
Renkli Basklı…
Suç…
Üçüncü sayfa haberleri…
Suç…
Toplum sorunlarını yazarsan…
Suç…
İstediğim gibi yazmazsan…
O da suç…
XXX
Eğer O’nun dediği ve istediği şartlar altında “Basın Görevi” yapacaksan, başı üstünde yerin var, değilse hayat hakkı yok…
Eğer O’nun dediği gibi görev yapanlar varsa ki var, onların adı da bizim tanımlamamamız ile “Yandaş” ve “Tutma” basın, “Boyalı basın” oluyor.
“Yandaş” ve “Tutma” basın, “Boyalı basın” niteliğini taşımayanların aslında korkusu yok, görevlerini paşa paşa yerine getiriyorlar, bundan kuşku yok da, geçen bir yazımda yazdığım gibi aynı zamanda başkaları adına korkuyorlar…
Ve bu ülkede bunun adına demokrasi ve özgürlük deniliyor…
Özgürlük, O’nun işaret ettiği. çizdiği sınırlarla sınırlı, aşarsan yanarsın, çünkü o şeddeli suç sınıfına giriyor…