Her dönem insanlara toz pembe bir tablo gösteriliyor.
“ilk dörde gireceğiz”
“ Çin’den sonra ekonomisi yükselen ikinci ülkeyiz.”
Yersen. Yutarsan.
Aptal yerine konmayı, kerizliği, salaklığı, güdülmeyi kabul edersen.
Ekonomik trendlerdeki aldatmaca ve parlak söylemlerle bu iş öylesine destekleniyor ki akıllara ziyan.
Yokluğun pençesinde kıvranan insanlar, eksikliğin kendilerinde olduğuna inanıyorlar.
Yeterli zeka seviyesine sahip olmadıklarını sanıyorlar.
Suçluluk duygusu içine giriyor ve beceriksizliklerinden utanıyorlar.
Bir şekilde kadercilik mekanizması durmadan çalışıyor ve eğitimsiz, zayıf, hayatı çile çekmek zanneden, ancak dini inançları güçlü insanların beyinleri yıkanıyor.
Sabır, şükür ve tevekkül telkin ediliyor.
İçinde bulundukları durumu olduğu gibi kabullenmeleri isteniyor..
Hayatın geçici olduğundan dem vurularak malk mülk edinmenin gereksizliği savunuluyor.
Hatta senaryolar yazılarak uyduruk tarikatlar ve onların derin devlet artığı şeyhler türetiliyor.
Bu tür örümcek ağlarındaki insanlar hayata sırtlarını çeviriyorlar.
Allahtan batıda olduğu gibi sonuç intiharlara kadar gitmese de ölmek ile yaşamak arasında bocalayıp duruyorlar.
Yaşama sevincinden habersizler.Öyle ki hayat onlar için çekilmez hale geliyor, çoğu zaman bu Dünyadan çekip gitmek istiyorlar.
Ölüme adeta bir kurtarıcı gözü ile bakılıyor.
Ululemr’e yani yönetene itaat etmemenin kişiyi, Allaha isyana kadar götürebileceği fikri ile korkutuluyor.
Yalaka medya kanalı ile, sürekli başka yerlerdeki açlıktan, hastalıktan ya da savaşlarda ölen insan manzaraları gösteriliyor.
Çağın dini futbol ile, cahil şarkıcıların özel hayatları ile, bol gözyaşılı, bol mafyalı dizilerle sürekli oyalama,sürekli morfin enjekte etme siyaseti her devirde vazgeçilemeyen tek taktik.
İşsizlikten kendilerini köprüden aşağı atmak isteyen,yokluk nedeniyle girdiği bunalım sonucu en yakınlarını kesip doğrayan insanlara deli gözü ile bakılıyor.
Emekliye, potansiyel tüketici gözü ile bakılıyor.
Ve onların daha fazla aylık alamadan ölmeleri sofradan bir kaşık daha eksilmesi anlamına geliyor.
Oysa ki daha da fazlası bir gazinoda bahşiş olarak veriliyor..
Kendilerine her şeyin yakıştığı, halktan farklı yaşamaları,farklı gelir düzeyine sahip olmalarının gerekliliği vurgulanıyor..
Kısmet eksikliği her nedense yalnızca, aç çıplak , çaresiz, insanlar için geçerli oluyor.
Nedenlere bir cevap bulmak isteyen insanlara yine bir dönemlerde olduğu gibi komünist, mal düşmanı, hain damgaları vuruluyor.
Mağdur insan eğer kimi kimsesi yoksa hukuksal açıdan da mağdur olabiliyor.
Ayağınıza sıksa bile, Namusunuza, malınıza göz dikse bile.
Tutuksuz yargılanma.
“Gökten ne yağdı kim anı yer etmedi kabul”
Yetiş Ey Allahım yetiş imdade.