Tarih 26 Haziran 2009…
Yer, TBMM…
Saatler gece yarısını geçmiş, torba yasa görüşmeleri var ve mutat veçhile (Her zaman olduğu gibi) meclis salonu oldukça boş…
Belki de gurup başkanvekillerinden başka, salonda oturan diğer vekiller uyukluyor da olabilirler. Olmadık bir şey değil…
Taam da o sırada, AKP’den ve içinde Mustafa Elitaş’ın da bulunduğu altı milletvekili önerge veriyorlar, askerlerin de sivil mahkemelerde yargılanmasının yolunu açıyorlar.
O gece saat 00.59 ve TBMM Genel Kurulunun 23. Dönem, 3. Yasama yılı, 110. Birleşimin, 9. Oturumu, Başkan Vekili Nevzat Pakdil tarafından açılıyor.
Oturum devam ederken, şöyle bir önerge geliyor.
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan "Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"na çerçeve 5 inci maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve devamındaki maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bekir Bozdağ Mustafa Elitaş Ahmet Aydın, Mehmet Ceylan Yahya Doğan A. Müfit Yetkin
Yozgat, Kayseri, Adıyaman, Karabük, Gümüşhane, Şanlıurfa Mletvekilleri.
MADDE 6- 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 3 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"(2) Barış zamanında, asker olmayan kişilerin Askeri Ceza Kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askeri mahkemelerin yargı yetkisine tabi bir suçu tek başına veya asker kişilerle iştirak halinde işlemesi durumunda (x) soruşturmaları Cumhuriyet savcıları, kovuşturmaları adli yargı mahkemeleri tarafından yapılır."
İşte bu önerge, gecenin o saatinde, geldiği gibi el değer, etek değmez, “Kabul edenler, etmeyenler, edilmiştir” klasiği ile mecliste kabul edilerek yasalaşmış ve daha sonra da dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayı ile yürürlüğe girmiştir.
Meclis tutanaklarından da anlaşılacağı üzere, önerge üzerinde söz alan da olmamıştır.
Bu değişiklik, Ergenekon ve benzer diğer davalarda, askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının yolunu açmış oldu.
Daha sonra Anayasa Mahkemesi bu değişikliği iptal etse de, atı alan Üsküdar’ı geçti, yapılan Anayasa Değişikliği ile de değişiklik Anayasa Mahkemesine rağmen pekiştirildi.
Hafta içinde yapılan “Fetö’nün siyasi ayağı” tartışmanın çıkış noktası burası.
Genelkurmay Eski Başkanı İlker Başbuğ, Fetö’nün siyasi ayağının bulunabilmesi için TBMM’de gece yarısı geçirilen bu değişikliğin nasıl ve nereden talep edilerek (İstenerek) yapıldığının araştırılmasından başlanmasını önerdi…
Gurup Başkanvekilleri Bekir Bozdağ, Mustafa Elitaş ve Ahmet Aydın ile milletvekilleri Mehmet Ceylan Yahya Doğan A. Müfit Yetkin’in kendi başlarına “Hadi bir önerge verelim de şöyle bir değişiklik yapılsın” cinsinden değişiklik değildi.
Çünkü bu değişiklikle beraber Ergenekon, Balyoz v.s. gibi davalarla TSK’nın üst rütbelileri tutuklanmış ve TSK’ya büyük bir darbe indirilmişti.
Sonra ortaya çıkan açık gerçeklere göre de Fetö terör örgütünün istediği olmuştu.
Önce şunu belirtelim…
Siyaset, özellikle iktidar, Fetö terör örgütünün “Siyasi ayak” birimlerinin acığa çıkarmaktan yana değiller. Zaten gelen araştırma önergelerini reddetmiyorlar mı?
O zaman nasıl çıkacak “Siyasi Ayak” derseniz…
Bilinmez ki biz buna meçhul dersek daha iyi anlaşılacak.
Ama bilinen bir şey var o da şu bence…
Fetö’nün siyasi ayağı, Fetö hizmeti yapma süreci içinde bir yorgan dokumuş ve o yorganı bir köşede saklamış, eğer “Ayak” aranacak olursa, ayakları sakladıkları o yargan içinde kalsın.
Yani…
Fetö’nün siyasi ayağı, ayaklarını yorganı göre uzatmışlar...
Ve yorganı kaldırabilirseniz her şey bütün çıplaklığı ile ortaya çıkacaktır.
O zaman şunu öneririm.
Ayaklar tamam, üç aşağı beş yukarı biliniyorlar ama saklandıkları yorganı kaldırmak için önce yorganı bulup kaldırmaya çalışsak mı diyorum.
Ondan sonra da yorgan gider, kavga biter inşallah…