MHP Genel Başkanı Devlet bahçeli Partisinin TBMM'deki grup toplantısında, yine geleneksel olarak havaya şaplaklar (Tokatlar) atarak atarlı konuşmasında; "Cumhur İttifakı’nı hedef alan alçak kampanyalara kulağımız tıkalıdır. Cumhur İttifakı, Türk milletinin duruşudur. İttifakımızda çatlak arayanlar nal toplamaya devam edecek" dedi ya…
Çok güldüm inanın…
Ayrıca oldukça üzüldüm…
Kendisi de “Erdoğan’dan Cumhurbaşkanı olmaz” diyerek karşı çıktığı Erdoğan ile kurduğu ittifakın nedenini millet artık çok iyi biliyor.
Artık tek başına gireceği seçimlerin hiç birinde, ülke barajını aşarak parlamentoya girme şansı kalmamıştır.
Ayrıca gerçek Milliyetçi taban da yaptıklarından hoşnut değildir.
Dahası, yapılan anketler göstermektedir ki, giderek oyları daha da erimeye devam etmektedir.
Elbette kemikleşmiş oy potansiyeli olacaktır. Bundan kuşku yok. Ne var ki o kemikleşmiş oy miktarı, seçimlerde öngörülen %10 ülke barajını aşmaya asla yetmeyeceği için, AKP’nin peşine takılmaya devam edecektir.
Dahası, bundan böyle kendisine inanıp güvenerek hiçbir siyasi parti yüzüne biler bakmayacaktır.
XXX
Diğer yandan…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve İçişleri Bakanı hakkındaki iddiaları, geçiştirilebilecek gibi bir iddia değil.
Son zamanlarda Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın İçişleri Bakanı hakkında konuşmaması, ancak Devlet Bahçeli’nin sürekli İçişleri Bakanına arka çıkması oldukça anlamlı. Zaten Kılıçdaroğlu’nun iddiası da bununla ilgili.
XXX
Önümüzdeki genel seçime 2 yıldan daha az bir zaman kaldı.
Bu zaman sürecinde, tüm partiler seçime yoğunlaşacakları aşikâr. Ve burada en önemli konu, Cumhurbaşkanı adaylarının kimler olacağı.
Muhalefet, elbette ülkenin içinde bulunduğu özellikle ekonomik sıkıntı, üretimsizlik ve işsizliğin getirdiği seçmen üstündeki baskıyı kendi lehlerine çevirmeye ve iktidar olmaya çalışacaktır.
İktidardaki “Cumhur İttifakı” ise, muhalefeti sürekli suçlayacak, ülkenin “Zillet ittifakı” diye aşağıladığı muhalefeti ve tabanını suçlamaya devam edecektir.
İşte bu aşamada, “Millet ittifakı” olarak parti liderlerinin ve kurmayların “Akıllı” olmaları ve partileri adına kişisel başarı ummalarını bir tarafa bırakıp, tek aday ile seçime girmeleri iktidarı ancak getirecektir.
Aksi halde cumhur ittifakı aradan yine sıyrılacaktır.
Ayrıca unutmamak gerekir ki, Erdoğan, önümüzdeki seçimlerde anayasaya göre üçüncü kez aday olması mümkün değildir.
XXX
Akılı bir muhalefet gurubu, rakiplerinin kendilerine karşı atarlanmalarını, anlamsız suçlamalarını dikkate alıp didişmelerine gerek yok.
Yapacakları, ülkenin içinde bulunduğu gerek siyasi gerekse ekonomik zor durumdan iktidara gelir gelmez en kısa zamanda nasıl kurtaracaklarını, en azından nasıl rahatlatacaklarını ortaya koymaya yoğunlaşmaları gerekir.
Ülkenin en az altmış yıllık siyasi geçmişini az çok bilen birisi olarak, bugüne kadar yaşadığımız siyasi ortamı hiç yaşamamış birisi olarak muhalefete önerim…
Siyasi tarihimizi okuyun ve ondan ibret alın…
XXX
Ve…
Demokrasilerde en tehlikeli söz…
Hele iktidardan geliyor ise.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, gurup toplantısında, ülkeyi “Bunlara” teslim etmeyeceklerini dile getiriyor…
“Bunlar” diye tanımladığı, muhalefet partileri…
Yani…
Seçim vakti gelecek, sandık ortaya koyulacak, vatandaş özgür iradesi ile gidip oyunu kullanacak ve o sandıktan “Bunlar” diye tanımladığı şimdinin muhalefet partileri çıkacak ve Erdoğan “Teslim etmiyorum” mu diyecek?
O zaman sormazlar mı, “Eyyyyy Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı, nasıl olacak da demokratik yollarla seçilmiş, millet iradesinin tercihi ve tecellisi olan “Bunlara” ülkeyi nasıl olacak da teslim etmeyeceksiniz?
Sorarlar hiç kuşku yok ki…
Eğer böyle bir güç var ise, bu güç millet iradesinin üzerinde bir güç mü?
Örneğin nasıl bir güçtür ki “Teslim etmeyecek” ülke yönetimini?
XXX
Bu sözler son derece tehlikeli sözlerdir.
Seçime yönelik propaganda sözleri ile algılamak mümkün değildir.
Tabiri ile "Şecaat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler."
Bu sözü şöyle çevirip açıklayabiliriz…
“İktidar, mertliğini söylerken, esas niyetini söyler.”
XXX
Değerli okurlar…
İyi Parti Genel Başkanı Meal Akşener’in “Teslim etme” konusundaki gurup toplantısında verdiği cevabı da buradan bir kez daha size aktarmak isterim. Çünkü gerçek, demokrasilerde budur…
İşte Meral Akşener’in gurup toplantısındaki cevabı…
XXX
Kendisi çıkıp, “Memleketi bunlara teslim edemeyiz” dedi. Çok şaşırtıcı. Bu devleti teslim aldığını sanıyor biliyor musunuz?
Seçim kaybedince de teslim edeceğini düşünüyor. Şu gaflete, zihniyete bakar mısınız? İktidar olmak milletin verdiği bir yetkidir. O nedenle iktidar teslim edilmez, devredilir. Millet işareti verdiğinde bu iş biter. Hiçbir güç o yüce kararın üzerinde değildir.
Sen ve küçük ortağın bir de minik ortağın beğenseniz de beğenmeseniz de demokrasilerde esas olan milletin iradesi ve kararıdır.
Millet iradesi ile probleminiz varsa, aklınızdan başka şeyler geçiyorsa benden sana tavsiye çok uzaklara gitme, yakın tarihimize bak. Millet irademizin nasıl bir sel olduğunu açıkça görürsün.
Sayın Erdoğan, günü geldiğinde Türkiye’yi kimin yöneteceğine sen değil milletimiz karar verecek. O karar verildiğinde sen de yapılması gerekeni yapacak, elinde çiçeklerle iktidarı devredip senden sonra gelene başarılar dileyeceksin. Irmağının akışına ölürüm derken o ırmağın akmaya devam etmesini de sağlamak zorundayız.
XXX
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, aynı konuda, "İktidarı senden isteyen kim? Milletten istiyoruz. Haydi versin de gitme bakalım. Haydi millet sandıkta seçsin iktidarı sen ‘bunlara verilmez’ de. Sen kendi seçmenlerinin gönlünün razı olmadığı haksızlığı İstanbul’da göze aldın, gerekli cevabı aldın. Milletin sandığı tanımayana sessiz kalacağını sanmayasın" dedi.
XXX
Değerlendirme milletindir…
Millet değerlendirsin de sonrasını görürüz, veriyor musun, vermiyor musun…