Ölüm Yıldönümü Münasebetiyle
MUSTAFA YARALI VE ŞİİRİ
/Eylül'ün Kırdığı Son Dal-29 Eylül 2019 /
----------------------
Ali Rıza Navruz
1946 yılında Kayseri/ Bünyan İlçesine bağlı Burhaniye Köyünde doğdu. O dönemdeki adıyla Erkek sanat Enstitüsü Metal İşleri Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek tahsilini de o günden bu yana adına hayat üniversitesi dediğimiz okulun “çile fakültesi” 1. Sınıfından bir üst sınıfa geçmek için üç adım ileri, beş adım geri sendeleyerek düşe kalka öğrenciliğine devam ediyor.
Şairimizin hayatının tam 40 yılı sanayi ve ticaretle geçti. Fakat her zaman olduğu gibi kazanmasını bir türlü beceremedi. Zorunlu iş kapatma eylemine uyarak boğazındaki kördüğümü çözüp kendi işinden kendi isteği ile emekli oldu. Fırtınalı geçen hayatı yüreğini bir gül dalı gibi sallarken kanayan ve yaralanan yanları çok olmuştur şairimizin. İşte hallerde onu deli olmaktan kurtaran bir kâğıt, bir kalem ve onlarla kurulan dostluğa içini boşaltmak en etkili ilaç olmuştur. Onun şiirleri işte böyle ortamların ürünüdür denebilir.
2001 yılında yazmış olduğu “İnsanca Yarış” isimli şiirinin bir dörtlüğünde derki; “Bildiğim tek yarış insanca yarış/ Yaralıyım beni bilmeye çalış/ Çaylarda eğlenme ırmağa karış/ Deryaya dalmanın keyfini göster…” Mustafa Yaralı’yı bilmek, tanımak sanırım ki o kadar kolay değil. Kahrolası savaşın kahır yükünün onun omuzlarında olduğunu ve bu nedenle ağrıyan bir başa kanayan bir yüreğe sahip oluşunu bilmek şimdilik yeterlidir bence…
Şiir konusunda hiçbir ustasının olmadığını ve hiçbir şairin tarzına özenti duymadığını söyler hep. Onda düstur; özenti ile şiir yazmak değil, özenle şiir yazmaktır. Bütün bunları yaparken şiirin tekniği konusunda kaygı gütmez. Düzenli nazım şekillerinden “düz kafiyeyi” kullanır genellikle. Zaman zaman serbest tarzı denediğini de görmekteyiz. Konu itibariyle tasavvufi yan ağır basar şiirlerinde. Yıldızlar onun avucuna yağdığı gece, her seher vaktinin yelinde olur. Yergi şiirleri de vardır ama o bu tür şiirleriyle kendini yerer hep. Şairimizde “cümle iş” aşk olunca beşerisinin de ilahisinin de hiç farkı yoktur. Çünkü mesele bu kavramlar değil, bu kavramları yaratan ve bu kavramlara çıkan yolun adıdır aşk! Gözlemleriyle algılanan insan davranışları şairimizin yaşanmışlıklarıyla da birleşince ortaya çıkan şiirleri adeta birer mızrap oluyor gönlümüzün neva teline dokunan. Ve bir ah işitiyor devr-i âlem!..
Kendisini ölümünün 3.Yılında rahmetle anıyorum. Mekanı cennet olsun!..
Yayınlanmış Eserleri:
1-Aynalı Çarşı (Şiir-2004)
2-Niyetler ve Diyetler (Şiir-2004)
YÜRÜ GÖNÜL
*
Yürü gönül yürü dosta gidelim,
Yol yormaz insanı yolculuk yorar.
Can zarfını Hakka kurban edelim,
Pul yormaz insanı pulculuk yorar.
Yâre mektup yazdım gitmiyor pulsuz.
Hiç kervan görmedim yolcusuz yolsuz.
Padişah olur mu saraysız kulsuz,
Kul yormaz insanı kulculukl yorar.
Bir tarih düşüp de geçmeden kayda,
Başımda dolanır bir kara sevda.
Dünya kadar malım olsa ne fayda;
Mal yormaz insanı malcılık yorar.
Şeytanın zaptında dinler imanlar.
Cehennem içinde cennet umanlar.
Sinek gibi uçup bala konanlar,
Bal yormaz adamı, balcılık yorar.
Çiçeksiz bahçeler, güller de ağlar
Dağlar da taşlar da, çöller de ağlar.
Ağlar be gönülcük, eller de ağlar,
El yormaz insanı, elçilik yorar.
……….
Her fani saltanat bir gün devrilir.
Üzülme Yaralı’m seven sevilir.
Meyveli ağaçlar yere serilir,
Dal yormaz insanı dalcılık yorar.
^^
MUSTAFA YARALI