Akşam haber saati geldiğinde birçok haberi es geçip korona virüsünün son durumunu Sağlık Bakanı Koca’nın ağzından duymak için ekranlara adeta kilitleniyoruz.
Aslında verilen rakamların ne ifade ettiklerini, tıp uzmanı olmadığımız için ne anlama geldiğini de bildiğimizi söyleyemeyiz ama dinlemek için ekrana kilit vaziyetteyiz.
Önceki akşam yine böyle oldu…
Bu kez bakanlar kurulu toplantısı yapıldığı, sonrasında Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın korona salgını hakkında alınan önlemlerin son durumunu açıklayacağı alt yazı olarak ekranın altından süzülmeye başladı…
Oldukça önemli açıklamalar yapılacağı beklentisi doğdu içimize ve daha bir kilitlendik ekrana…
Gecikmeli de olsa çıktı…
Muhtemelen Osmanlı Saraylarından birinden sesleniyordu, ofis olarak orayı buraya sürekli kullanıyor ya…
Önlemler hakkında son durumun ne olacağını söyleyeceğini beklerken kardeşim, epey uzunca siyasi propaganda konuşması yaptı.
O konuşmaları dinlememek için biraz başka işlerle uğraşırken, açıklamalarını atlamayalım düşüncesi ile arada ekrana da bakmayı ihmal etmedim doğrusunu isterseniz…
En nihayet sadede geldik…
Alınan önlemlerin son durumunu anlattı, eksikleri ile birlikte…
Örneğin, Cumartesi Pazar sokağa çıkma yasağı devam ediyor mu etmiyor mu?
Daha önemlisi, 20 yaş altı gençleri, 18 yaş altı gençler olarak revize etmişler ama 65 yaş ve üzeri aynı yasakları devam ediyor…
Arından 15 ildeki giriş çıkışlar tümden kaldırılmış, kendisinin özel alerjisi içine giren nargile kafeler hariç tüm kafeler, lokantalar, pastaneler normal faaliyetlerine devam etmelerine izni verilmiş…
Bir kısım “Bu ne acele, arkası bir felaket olur” diye karşı çıkıyor, karşı çıkmayanlar da aslında benim gibi neye ve neden karşı çıkacaklarını bilmiyorlar…
Ancak düşününce biraz, akıl yorunca neden önlemlerin gevşetildiğini anlamak zor değil…
İktidar gözünü kararttı…
Kararttı çünkü ekonomik olarak bu işin altından kalkacak gücü kalmadı, inanların aşa ve işe ihtiyacı var, batık ekonominin su aldığını görüyor, kovalarla biraz da olsa boşaltmaya çalışıyor…
Hani hep diyorlar ya…
Bundan sonra yaşam geride bıraktığımız günlerle aynı olmayacak…
Evet olmayacak…
Ölen ölecek, kalan kalacak, kayığını bugüne kadar su almadan yüzdüren, yine yüzdürmeye devam ederken birçok insan şu ya da bu nedenlerle “İmamın Kayığına” binip gidecekleri en kestirme yere kadar yüzmeye başlayacaklar…
Hükümet, alınan önlemleri “Esnetme” olarak sunmasına rağmen, açıklananlar “Esneme” değil basbayağı “Gevşetme” ki gevşeyen şeylerin sonunun ne olacağı da bilinmektedir.
Ben yine yaşım gereği sokağa çıkamayacağım…
Olsun, evden gördüğünüz gibi uğraşımı sürdürüyor kendimi bir şekilde meşgul ediyorum…
Gerçi “Fıttırmaya az kaldı” diyorum soranlara ama o kadar da değil yani. Evde hareketli ve uğraş içinde olursanız bayağı da günler geçiyor…
Bir farkla…
Torunumu çok özledim…
Sosyal medya hesaplarından torunları ile paylaşım yapanlar ki bazıları dost ve arkadaşlarım, hepsine de bozuluyorum. Neden imrendiriyorsunuz kardeşim…
Bir diğer tarafı da ev koşullarında yapılabilecek yemeklerin hepsi yapıldı, lokanta ve Kebancı yemeklerini özledik. Şimdi yemekleri sıraya koyduk evde, o sıraya göre baştan başlayıp tekrar başa dönüyoruz…
Su almadan yüzen kayıklarda böyle bir dert var mı bilmiyorum, zaten “İmamın kayığındakilerin” hiçbir derdi yok gari…
Şimdi bekleyeceğiz…
Bu gevşetmenin sonu nereye varacak, onu göreceğiz…
Umuyor ve diliyorum ki “İkinci dalga” denilen şey gerçekleşmez, çok az ihtimal dahi olsa…
Çünkü bu “Gevşetme” gerekçelerinin nedenini ilk bakışta anlayamadım ben…