sanatsanat
Aldatan Put, önceleri kendisine uşaklıkta kusur etmemiş, kendi halkına yıllar yıllardır kan ve gözyaşı döktüren, bir o kadar da zulüm de usta olan Saddam ve yanlılarını yargılamıştı hatırlayın.
Halepçe’de katliam yapan Saddamı bir dini bayram günü asmıştı.
Irak’ı, Suriye’yi ve şimdilerde onlarca bebeğin ve çocukların öldürüldüğü Filistin’i darağaçlarında sallandırma peşinde.
Kızılderilileri, inkaları, Aztekleri tarihten sildikleri gibi benliğini yitirmiş, birbirlerini yiyen bir halkı yok etme peşinde.
Filistin’in hatta Lübnan’ın bu tarafını içinde yaşayanlarla birlikte haritadan silmeye çalışan Siyonizm’e çanak tuttu.
Hatırlayın:
Lübnan’ın sadece Güneyinde katliamlar olmuştu...Kuzey’de her şey güllük gülistanlıktı..
Kuzey’de; Bodrum’da , Marmaris’de olduğu gibi insanlar sabahlara kadar çılgınlar gibi eğleniyorlardı..
Tek bir silah sesi yoktu. Endişe yoktu. Korku yoktu..
Hemen bir sokak ötesindeki cinayetler umurlarında değildi.
Çelik kuşların attığı ölüm misketleri, tank paletleri altında ezilen bebek cesetleri, kirletilip atılmış genç kız ölüleri umurlarında bile değildi..
Makineli tüfeklerin sesleri, çığlıklar, feryatlar, dinler arası diyalog safsatasının hezeyanı içinde camilerin yıkılması duvarların ötesindeydi.
Bizdeki haşeratların, sanatçı yutturmacısı adı altında, peşinden kendi gibi zır cahilleri sürükleyen karnı toklar , umarsızlar gibi.
Güney Doğu’da gencecik bir yiğit, gencecik bir fakir-fukara çocuğu bu topraklar adına, bu sülüklerin daha fazla kan emmesi adına dal gibi yere serilirken, bunların sahillerde viski yudumlaması gibi.
Kuzey’de huzur vardı. Kuzey’de asla insanlar ölmüyordu top mermilerinden..
Çünkü kuzey’de Hıristiyanlar vardı.. Hıristiyanlar çoğunluktaydı..
Aldatan put, Dünya emperyalizmin ağababası alkışlıyordu veled-i zinayı.
Çünkü cinsi sapık Lawrence’nin torunları öyle istiyordu..
Dünyanın kanını içen ikiz kulelerin intiharından sonra nasıl da kuyruğuna basılmış kedi gibi cıyak cıyak bağırmıştı öyle..
Kendi yazdığı senaryonun sahneye konulmasından nasıl da Müslüman halkları sorumlu tutmuştu.
Aksi, eşyanın tabiatına aykırı..
Bu politika fahişesi ve öz evladı, kimliğinde dini Müslüman yazılı kişiliksizlerin kan damarları ile besleniyor.
Tut ki cephede, tut ki ekonomide.
Hani var ya!
Bu iş öyle “ Hasıl olan sevabı” dağıtmakla olmuyor, olmaz da.