ABD’de “Başkan” her dört senede bir seçilir ve iki dönemden de fazla başkanlık yapılmaz…
Seçim propagandası döneminde uluslar arası politikalara pek girmek istemezler. Çünkü söyleyecekleri her hangi bir söz, ileride karşılarına değişik şekillerde çıkabilir, zora sokabilir…
ABD’de başkanlık görevini yapanlardan Dwight D. Eisenhower’den başlamak üzere bugüne kadar gelen ve geçen bu 13. başkan ki, hepsinin de dış politikalarını az çok yaşadım ve biliyorum.
Özetle söylemek gerekirse, dış politikalarında ön koşul, ABD’nin her alanda çıkarlarını ve hâkimiyetlerini korumak olmuştur.
İçlerinden hiç biri, diğer bir ülkenin liderleri ile dost olmamışlardır.
Ancak 4 Mart 1921 tarihinde göreve gelen Warren G. Harding dahil, bugüne kadar gelmiş geçmiş tüm başkanlar (Dangalak Trump hariç) başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e karşı saygı duymuşlar, sonrakiler ile de saygı çerçevesinden dışarı çıkmamışlardır.
Çünkü… ABD başkanı göreve başlarken ettiği yemine sadık kalması gerekir, ABD çıkarlarını korumak da en önde gelen görevleridir.
Çarşamba günü de ABD başkanı olan joe Biden, naklen yayında izlediğimiz gibi, o yemini ederek resmen “Başkan” sıfatını kazandı ve göreve başladı.
Bizim gündemimize nasıl yansıyor Biden’in göreve başlaması?
Birçok yorumlar yapılıyor.
Bunların hepsi de öngörüdür, aslında ne olacağını uygulamalarla tek tek göreceğiz.
Bakmamız gereken şey, ABD ile ilişkilerimizde Türkiye olarak bizim çıkarlarımız neyi gerektiriyor, sakin ve saygı çerçevesinde bunları yaparken, karşılığında da aynı davranışı bekleyeceğiz.
Yani Doland Trump ile olduğu gibi işi sulandırıp şirazesinden çıkartıp, kendimizle alay ettirmeyecek ve haddi aşan davranışlarla karşı karşıya kalmamaya dikkat edeceğiz.
Gelecekte göreceğimiz şeyleri, bu bakımdan öngörmemiz de şimdiden olası değildir…
Bekleyip göreceğiz…
XXX
İSTİKŞAFİ GÖRÜŞMEK…
Önce anlamadım, ne demek “İstikşafi görüşmek” demek?
Belli ki Türkçe bir kelime değil, ya Arapça ya da Farsça, olmadı Osmanlı saray dilidir diye düşündüm, araştırdım…
İlk bulduğum anlamı “Araştırma” imiş. Ancak altında bir daha kelime var, Türkçe karşılığı, “Açınsama” imiş…
Tamam, “Araştırma” karşılığını anladık da “Açınsama” ne demek oluyor?
Sözlüğe yazıyorsun “Açınsama” diye, karşılık olarak “İstikşaf” çıkıyor, yanında da araştırma diyor. Yani tekrar başa dönüyoruz…
Açınsama ise; “Bir yerin özelliklerini ortaya çıkarmak için araştırma ve inceleme yapmak” imiş…
Türkiye ile Yunanistan arasında 61. yapılacak olan “İstikşafi görüşme” nin anlamı da, Ege denizindeki adaların durumunu tespit etmek için yapılan “Ön görüşmeler demek oluyor bir başka deyişle tabi ki…
Ege’deki adaların tespiti için ön görüşme neden yapılır anlamıyorum, daha doğrusu neresini ön görüşüyorsunuz? Statüleri (Durumu) belli, daha önce yapılan antlaşmalar ile belirlenmiş ve uygulanması gereken koşullar varken yeniden neyi görüşüyopruz, anlamak mümkün değil…
XXX
Devam edelim… Türkçemizi yabancı kelimelerden bir türlü arındıramadık.
Yazarken, Türkçe kelimeleri kullanmak için özen göstersem de bazen yapamadığımız da oluyor.
Türk Dil Kurumu’nun çalışmaları da bazen insanın kafasını karıştırıyor.
Güldürü müydü değil miydi pek bilmiyorum ama “Hostes” için “Gök götürü konuksal avrat” olarak anlam verildiğini okumuştum.
Şimdi Hostes’in karşılığı kabin görevlisi…
Aslında buradaki “Kabin” kelimesi de Türkçe değil, Fransızca. Küçük alan, yer anlamına geliyor…
XXX
Diyeceksiniz ki “Bugün de kafayı buna mı taktın İbrahim Pekbay, başka işin yok mu?”
Haklısınız…
Ama takılınca takılıyor işte ve ben de kafama takılanları sizlerle paylaşıyorum, rahatlıyorum yani…
XXX
Kısaca anlatmaya çalıştığım, konuşmalarda yerel dil ve şivelerden vazgeçmeden, özellikle yazışma dilinde Türkçeyi doğru kullanmamız gerektiği…
XXX
OSB’NİN SALTANAT MERAKLISI
Tahir Nursaçan’la devam…
Ben bu konuda yazımı yazarken, Tahir Nursaçan’ı ne kadar tanıdığımı belirtmek için “Ben Kayseri’nin yillisiyim” diye bir cümle kurmuştum.
Telefonda konuştuğum bir arkadaş “Abi… Bu yönetimin karşı tezlerinden biri de ‘Kayseri’nin yerlileri yönetimi ele geçirmek istiyor’ şeklinde. Haberin olsun” dedi…
N’olacaktı yani? İthal insan mı getirecektik? Kaldı ki OSB’de işyeri olan herkes, yönetimde yer alma hakkı vardır. Burada yerlisi, yabancısı mı olur? İşin özü, sanayiciye faydalı hizmet götürmeyi başarabilmektir. Saltanat sürmek değil.
Her neyse, Tahir Bey şunu bilmeli ki, yerli-yabancı diye insanlar arasında ayrımcılık yapmasın, OSB’de iş yapan tüm sanayicilerin de yönetmek hakkıdır.
Gelelim soru tekrarına…
Neden “Cumhuriyet Odası” değil de “Osmanlı odası” sen buna cevap ver mantıklı bir şekilde ve yüreğin yetiyorsa…