Dolar kuru, 8,57 seviyesine kadar çıkmıştı…
Damat “Addaaaa…” dedi ve “Boş koltuk” süresinde dolar kuru Perşembe saat 10:50
itibariyle 7,87 kadar geriledi…
Arada oluşan 70 kuruşluk fark, Türk Lirasının döviz karşısındaki değer artışının
rakamıdır.
Ancak bu rakam, ekonomide iyiye gidişi tek başına elbette göstermez. Bu konu ayrı bir
yazı ve anlatım konusu olabilir.
Türk lirası 70 kuruş değer kazanırken, akaryakıt fiyatı neden artar?
Elbette bu da ayrı bir ekonomi konusu…
Ancak ben Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Çarşamba
günü meclisteki gurup toplantısına bakmak istiyorum…
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, damadı Albayrak hakkında
bir değerlendirme yaptı ve şöyle dedi…
“Yine Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanlığımızda da çok önemli adımları attık. Hem önceki
bakanımız Sayın Berat Albayrak'a hizmetleri için teşekkür ediyorum. Bilindiği gibi
kendisi geçtiğimiz hafta sağlık sorunları nedeniyle affını istedi. Biz de görevden affını
kabul ettik. Bu vesileyle Sayın Lütfi Elvan'a da başarılar diliyorum.”
Sonuçta damadı ve kendi icraatının içindeki bir adamdı, aile bağı kızından dolayı güçlü idi
ve arka planda neler olduğunu anlatmasını beklemezdik.
Başkalarına yaptığından farklı olarak överek gönderdi…
Diğer ilginç söylem ise şu oldu…
“Unutmayın faiz sebep, enflasyon neticedir. Biz bunu aşacağız. Hedeflerimize ulaşmakta
kararlıyız. Vatandaşımızın satın alma gücünü korumak, gelir dağılımını daha da
iyileştirmek buna bağlıdır ve bunu başaracağız. Bakanımız ve Merkez Bankası yeni
başkanının hedeflemesini temel amaçlarımıza uygun şekilde istikrarlı, şeffaf,
öngörülebilir bir seviyeye getireceklerine inanıyorum.”
Sözünün sonundaki “…inanıyorum.” Kelimesini yorumlamamız gerekirse…
“sözümden dönmüyorum, dediğim dedik, çaldığım da düdük, var mı ititrazı olan” diyor
ama biliyor ki yeni getirdiği ekip,“Unutmayın faiz sebep, enflasyon neticedir.” sözünün
ekonomi kuralları içinde bir karşılığı olmadığını biliyorlar. Ya da şöyle söyleyeyim,
biliyor olmaları gerekir.
Lütfi elvan-Naci Ağbal ikilisi genel başkanlarının bu sözünü dikkate almayacaklar. Zaten
açıklamasının sonundaki “İnanma” ifadesi, “Siz bana bakmayın, bildiğiniz gibi ekonomiyi
rahatlatmaya çalışın, yoksa altımdaki koltuk gidiyor” demeye getiriyor.
Ve elbette yeni göreve getirilen ikilinin, kısa zamanda ekonomiyi yoluna koymaları pek
mümkün değildir.
Neden?
Ödemelerdeki kara deliğin kapatılması, dış borcun azaltılması, tamtakır olan merkez
bankasının durumu, bütçe açığı ve dış fonlardan temin edilmesi çok kolay olmayan
borcun, alınsa bile maliyetinin yüksek olması sorunların başında gelmektedir.
Kara delik neresi derseniz, hepiniz de aslında biliyorsun ama bir kez daha konu
açılmışken yazayım.
Kara delik, eşi benzeri görülmemiş ihale sistemi ile yaptırılan yollar ve köprüler, şehir
hastaneler gibi inşaatlarda müteahhitlere ödenen “Garanti” farkları…
Dış borçlara ödenen yüksek miktardaki faiz ödemeleri…
Kendi ülkemize yetiyormuşuz da fazladan paramız varmış gibi, bazı ülkelere yapılan
ödemeler…
Diplomasi yolu denenmeden yapılan askeri harekatlara harcanan paralar…
Yani…
Kara delikler tıkanacak…
Mali disiplin sağlanacak…
İsrafın önüne geçilecek ve geçilirken de saray harcamalarından başlanacak…
Bazı vakıf ve derneklere yapılan yardımlar incelenerek, gereksiz olanlar kesilecek.
Diplomasinin bittiği yerde askeri çözümlere başvurulacak.
Üretimin artması yönünde gerekli destekler harekete geçirilecek…
İşsizlik, yeniden üretim artırma sonunda azalacak…
Çalışanın ve emeklinin durumu iyileştirilecek…
Hukukun üstünlüğü sağlanacak…
Her muhalefet edene “Hakaret etti” diye dava açılmayacak, yargı üzerindeki baskı
kaldırılacak ki piyasa güvenli hale getirilecek…
Demokrasi kurallarına sıkı sıkıya bağlı kalınacak…
Milletin kaygılarına son verme çalışmaları içinde cumhuriyetin temel taşları ile
oynanmayacak.
Cumhuriyet karşıtlarına geçit verilmeyecek…
Veeee… Söylemlerdeki üslup değiştirilecek, muhalefet dikkate alınacak….
Muhalefet neden dikkate alınacak bilir misiniz?
Muhalefet partilerine oy verenler de bu vatana vatandaşlık bağı ile bağlı olan insanlar ve
onların da söz hakları her zaman var. Ve bu söz haklarını da oy verdikleri siyasi partiler
üzerinden yaparlar.
Sanırsınız ki ben üslup bozukluğu ile muhalif siyasilere hakaret ediyorum, değil…
Siz o üslup bozukluğu ile hakaretler yağdırdığınız kesim, halkın en az yarsıdır ve bunu
yapmak haddinize de değildir, hakkınız da değildir.
Vatandaş bütün bunları isterken, elbette huzur içinde ve geleceğinden de emin olmak
istiyor.
Bunları kısa zamanda sağlayabilir misiniz?
Nasıl ki depremlerde yerle bir olmuş binaları tamir etmek mümkün değil,i yerine
yenisinin yapılması gerekiyorsa…
18 yıldan bu yana tahrip ettiğiniz ve en son Damada çökerttirdiğiniz ekonomiyi de tamir
etmeniz mümkün değildir.
O zaman ne yapacağız?
Yenisine bakacağız cancağızım…
Sözün kısası, 70 kuruş paramız değer kazandı diye havalara girmeyelim…