Emperyalizm, İkinci Dünya Savaşı ile yeni güç dengeleri ortaya çıkarmıştır. İkinci dünya savaşı sonrası ortaya çıkan iki süper gücün etrafında dünya ikiye ayrıldı. Dünyada iki farklı hakim ekonomik, politik ve sosyal sistem oluştu. Birincisi ekonomik, siyasal ve askeri kuvvet merkezi durumunda olan Rusya, Çin ve Küba merkezli, kendilerine sosyalist adını verdikleri “Kominist” blok. İkincisi ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği merkezli “Kapitalist” blok.
Bu iki blokun ortak özelliği; Diğer milletleri genellikle siyasal bağımsızlıklarına zarar vermeden, siyasi ve ekonomik baskı altına almak. Bu yolla yayılmacı emperyalist emellerine ulaşmaktır.
Blok içinde bulunan devletler kendi nüfuzuna tabi ülkelerde hakimiyet etkileri meydana getirdi. Bu durum dünyada iki çarpışmaya neden oluyor. Birincisi; emperyalist iki sistem (Kapitalizm- Kominizm) arasındaki çarpışma. İkincisi; Dünya milletlerinin çoğunluğu ile bu iki hakim sistem arasındaki çarpışmadır.
Dünya iki sistem arasında değişik yollarla yapılan kavgalara, diğer milletlerin iki blokla mücadelesine sahne oluyor.Filistin’de, Doğu Türkistan’da, Kafkaslarda, Afrika’da dünyanın dört bir yanında yaşanan savaşların, katliamların, asimilasyonların temel nedeni budur.
Diğer dünya milletlerinin var olabilmeleri için bu iki güçle yaptıkları mücadele zaman zaman iki bloktan birinin aleyhine bir kuvvet gösterisi haline geliyor. Bazen de bu iki emperyalist blok milletlerin aleyhine geçici bir anlaşma ve uzlaşma halinde birleşiyor. II. Cihan Harbi sonrası Yalta’da dünyanın iki blok arasında nüfuz bölgelerine ayrılması, dünyanın bu iki blok tarafından paylaşılması gibi.
Anadolu ve balkanlar Ortadoğu’nun dolayısıyla Asya-Afrika ve Avrupa’nın merkezindedir. Bundan dolayı Anadolu tüm dünya politikasının kilidi sayılır.
Rusya sıcak denizlere inmek istiyor. Rusya Karadeniz’i emniyet bölgesi olmaktan daha çok Akdeniz’de üstünlük kurmak için bir saldırı üssü haline getirmiştir. Rusya’nın Akdeniz’e inme yolundaki tek engel boğazların bugünkü statüsüdür. Gerek sayı, gerekse kalite bakımından ABD deniz kuvvetlerine yakın bir güce ulaşan Rusya boğazların ve Türkiye’nin statüsünü kendi menfaatine uygun olarak değiştirmek, Akdeniz’e inmek ve Akdeniz’de üstünlüğü ele geçirmek istiyor.
Rusya’nın Akdeniz’de üstünlük kurması demek İngiliz İmparatorluğunun ve ABD’nin Akdeniz hakimiyetinin yıkılması, kapitalist blokun yok oluşunun başlangıcı demektir.
Türkiye jopolitik ve jeostratejik öneme sahip bir ülkedir. Türkiye hem iki emperyalist blokun birbiriyle olan mücadelesinde, hem de diğer dünya milletleri ile mücadelesinde hayati öneme sahip bir ülkedir. Bunun için bu iki süper güç ülkemizde çarpışır. Türkiye doğu ve batı arasında, Ortadoğu ülkelerine rehberlik, liderlik yapacak seviyeye gelinceye kadar bu çarpışma Türkiye’nin hayatında derin ve umumiyetle menfi tesirler meydana getirmeye devam edecektir. Savunmasını ve güvenliğini, hayati çıkarlarını küresel anlamda geçerli kılamayanların artık milli devletlerini ve hayati çıkarlarını da savunmaları söz konusu olmaktan çıkmıştır. Türkiye'nin bütün siyasetini küresel boyutta ele alma mecburiyeti çok açıktır.
Türkiye İslam dünyasında, Türk dünyasında ve bölgesinde akılcı, gerçekçi, dengeli, ilkeli, cihan çapında kuvvet dengelerini hassasiyetle kollayan bir siyaset izlemeye mecburdur. Bu görevi gerçekleştirecek potansiyeli de mevcuttur. Ama bu potansiyeli keşfetmek, verimli olarak kullanmak ayrı bir iştir.
Türkiye iki emperyalist blokun da politikalarına alet olmamalı. Türkiye’nin varlık ve beka mücadelesi, iki bloktan birinin lehine güç gösterisi haline gelmemeli. Türkiye tüm insanlığın barış ve mutluluğunu sağlayacak yeni bir medeniyet anlayışı ortaya koymalı.
Millet Partisi Kurucu Genel Başkanı rahmetli Aykut Edibali ve arkadaşlarının (Millet Partisi’nin) mücadelesi bu manada klasik bir parti mücadelesi değil yeni bir medeniyet inşa etme mücadelesidir. Ortaya koydukları proje, inşa etmeye çalıştıkları medeniyet tüm insanlığın barış ve mutluluğunu sağlamaya yöneliktir.Yarım asrı aşkın zamandır Milletim Uyan! Varlığın, birliğin, geleceğin tehlikede! Her alanda Yeniden Milli Mücadele!” “Adalet mülkün temelidir.” Adaletsizlik zulümdür. Her zaman ADALET, her yerde ADALET herkes için ADALET diyen Millet Partisi’nin ortaya koyduğu
İnsan hak ve hürriyetlerine dayalı HUKUK DEVLETİ. Millî iradenin önündeki engellerin kalktığı DEMOKRASİ. Din düşmanlığı gibi din istismarının da bittiği LAİKLİK.Fakirlik ve çaresizliğin tarihe gömüldüğü herkesin sosyal adalet şemsiyesine alındığı KERİM DEVLET. Bilim, hikmet ve erdemle donatılan, sorun üretmeyen, çözüm üreten BİLGE DEVLET ve BİLİM TOPLUMU. Büyüyen, gelişen, zengin, mutlu, muktedir ve insanlığın yeni barış medeniyeti İslam Rönesansı'nı (İslam’ın yeniden dirilişi) yöneten MUHTEŞEM TÜRKİYE projesini; Milletimizin varlık ve bekasını dava edinen milliyetçilerin, dindarların, sosyal demokratların, vatanseverlerin, Anadolu topraklarını yurt edinen tüm vatandaşlarımızın desteklemesi gerekir. ”İştirak etmediğimiz, çilesine katlanmadığımız bir kurtuluş mümkün değildir.” Millet Davası”na hep birlikte sahip çıkmak zorundayız.
Milletimizin ve yöneticilerimizin uyanması, iştirak edilmeyen çilesine katlanılmayan bir kurtuluşun mümkün olmayacağı anlayışı ile basiretle hareket etmesi (Yanılmadan gerçekleri görebilmesi, gelecekle ilgili sezgi, uyanıklık, anlayış, kavrayış ve vizyon sahibi olması) dilek temenni ve duasıyla… Kaynak: MİLLET DAVASI Büyük Değişim Stratejisi - Aykut Edibali