Cumartesi günü köşe yazımı, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın ABD gezisini konu ederek şu şekilde sonlandırdım…
“Basın toplantısındaki konuşması, sorulara verdiği cevaplar ile Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump’u adeta ezdi geçti…
Eh, yüreğimize biraz da olsa su serpti.
Bir başka güzel şey…
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın; ABD ziyaretinde Trump ile görüşmesinden sonra, "ABD ile yeni bir sayfa açmakta kararlıyız" dedi. Bu kararlılığın sadece ABD ile sınırlı kalmaması, AB ve diğer ülkeleri de kapsamasını diliyorum. Çünkü Türkiye, dış ilişkilerde yanlış yolda sürüklenip gidiyor.”
Cumartesinden bu güne, görüşümde bir değişiklik olmadı bir şey hariç…
ABD’nin zekâ özürlü ve ruh hastası başkanının yazdığı edep ve adap dışı, uluslararası eğilimlere aykırı mektubunun kendisine geri verilme şekli…
O mektup, yazana “Takdim” şeklinde verilmemeliydi. Başına çarpıldığı hissettirilmeliydi. Müşterek basın toplantısında da bu durum dünyanın bu şekilde algılayacağı gibi verilebilirdi. Nasıl ki diğer konuları Başkan’a ilettiğini açıkça ifade ettiyse bunu da açıkça ortaya koymalı, dünya önünde onu utandırmalıydı, olmadı…
Daha sonra…
Görüşmelerin ardından çeşitli ortamlarda görüşmenin içeriğine dair açıklamaların geleceği geleneksel tavırdır ve öyle de olmaya başladı bile…
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı ruh hastası ile yaptığı görüşmede, Türkiye’ye karşı bütün olumsuz davranışlarını kendilerine iletmelerine rağmen, yaptığı açıklamada özetle; “Trump, sorunların çözülmesi için samimi bir çaba içinde” dedi…
Yandaş medyayı tarayın, hepsi ABD’ye yapılan seferin, zaferle sonuçlandığı yazdıklarını göreceksiniz. Bunların başında da Hürriyet Gazetesinin çiçeği burnunda Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan Coşkun’da var ve aynı zamanda artık uçak müdavimlerinden biri oldu…
Ben, ABD başkanının basın toplantısına soru sorması için Erdoğan’dan birisini seçmesini istediğinde Ahmet Hakan’ı neden seçmedi de Hilal Kaplanı seçti, merak ettim. Gerçi Hilal Kaplan’ın hakkını teslim edelim, sorusu çok güzeldi ama “Yandaş” olduğunu o kadar açıkça belirtmeseydi…
Neyse, biz gelelim dönüşte ABD, yol azığı olarak sepetimize ne koymuş, ona bakalım.
Daha henüz sepetin ağzındaki örtü tam açılabilmiş değil.
Kenarından köşesinden göründüğü kadar, Trump ile Erdoğan arasındaki muhabbetin derinliğine vurgu yapıldı, övgüler düzüldü, çok net görünen sepet içi şimdilik bu…
Sepetin içinde Fetö, PKK ile PYD/YPG terör örgütleri ile ilgili bir gelişme var mı, belli değil. Hatta değişen bir şey yok desek olur.
Ayrıca F 35 projesi ile ilgili de bir şey yok, sepetin bir deliğinden göründüğü kadar, şarta bağlılığından taviz verilmemiş.
Sepetin bir başka deliğinden S400 füze sistemini bırakın, size Patroit verelim, gerçi fiyatımız S400 fiyatının iki misli olsa da deniliyor gibi…
Suriye’deki şu Kobani kod adlı adamdan da bir haber yok…
Bir şey oldu…
Sözde Ermeni soykırımı ile ilgili tasarı, senatoya takıldı ama bu bir başarı değil. Bu tasarı her sene ABD’de gündeme gelir ve son anda bir yerlere takılır kalır. Biliyorlar ki Osmanlı dönemindeki “Tehcir”, yani düşman ile bir olup Osmanlı’yı sırtından vuran Ermenileri yurttan çıkarma, hicret ettirme, sürme işi asla “Soykırım” olarak nitelendirilemez. Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak tüm dünyaya Osmanlı arşivini açıyor ve incelemeye davet ediyoruz, korkumuz yok. Ancak Ermenistan, bizim kadar bu konuda cesur değil.
ABD, her sene böyle tasarıyı gündeme getirir ve ABD’deki Ermeni lobisini şöyle bir coşturur o kadar. Bu kez de olan budur.
PYD/YPG yerinde duruyor mu, duruyor…
Kobani kod adlı terörist yerinde duruyor mu, duruyor…
Fetö örgütünün elebaşısı Pennsylvania’da yerinde oturuyor mu, oturuyor…
F 35 projesinde lehimize bir gelişme var mı, yok…
PYD/YPG ve diğer terör örgütleri sınırımızdan, varılan mutabakat gereği çekilmişler mi, çekilmemişler…
O zaman kazancımız ne olmuş, sepete ne koymuşlar?
Sepetin örtüsün altında görünen tek bir şey var, övgü dolu sözler…
Yani…
Yanisini ben söylemeyim gari siz anlayın…
Ha bakın unuttum
Bir de şu var…
ABD başkanı Trump, Erdoğan’a terör sanığı olarak 8 aydan bu yana cezaevinde bulunan çifte vatandaş (Türkiye/ABD) Serkan Gölge’nin serbest bırakılması için; “Sayın Erdoğan’a Serkan Gölge’yi serbest bıraktırdığı için teşekkür ederim” dedi…
Serkan Gölge, Mahkeme kararı gereğince serbest kalmamış, Erdoğan yargıya emir vermiş, serbest kalmış, bu sözden öyle anlaşılır.
Yarın da milletin zararı ile zarar etse de çelişkisine değineceğiz, çok önemli…