Karşısındakinin canını sıktığına, rahatsız ettiğine aldırmadan, bir kimseden sürekli ve yalvarırcasına istekte bulunan ve bu isteğinde direnen kimse, sıkıntı veren, rahatsız eden, istediğini alan ve musallat olanlar için kullanılmaktadır.
Verdikçe alıyorsun, aldıkça istiyorsun. Aldıklarına karşılık hesap vermiyorsun, ne alırsan çarçur ediyorsun. İtiraz edenleri veya doğru olanı yapman gerektiğini tavsiye edenleri tarumar ediyorsun. Her şeyi sen biliyorsun, her şeyi yapmaya muktedirsin, hakkım olanı bana verirken bile iane dağıtıyormuş havasına giriyorsun. Bilmeni isterim ki, kimse kimseye hakkı olmayan bir şeyi veremez, vermemeli fakat kazanılmış haklar, müktesep haklar ve yaşamın gerektirdiği olmazsa olmazları temin etmek için göreve talip oldun ve yetki aldın. Emanetine tevdi edilen her ne varsa korumakla, büyütmekle ve geliştirmekle sorumlusun. Çok iyi bildiğiniz üzere insanların, Dünyaya gelmeleri ve yaradan tarafından diğer canlılara verilmeyen düşünme ve sorumluluk yetisi sadece insanoğluna verilmiştir. Devlet adamları ve kamu yöneticileri, haram, günah ve cehennemde yanarım korkusu hesabını yapmadan, helal, sevap ve cennete girmeyi düşünmeden, insan olmanın, ahlak ve vicdanının sesini dinleyerek, yapabilecek kapasitesi olduğu için o göreve getirildiğinin hesabını yapmalıdır. Çok yadırgadığım şu düşünce, Annesine ve Babasına çok iyi baktı kesinlikle cennete gider diye birisi için karar verilemez ve düşünülmemelidir. Evlat da o düşünceler içinde olmamalı, sokaktan geçen adam değil, tabii ki oğlu veya kızı ebeveynlere bakmak zorundalar.
Elde etmek istediği şeyi alana kadar sırnaşır. Alana kadar özelinden, karakterinden ve inancından vermeyeceği taviz yok. Tüm verdiği bu tavizlerin sonucunda istediğini elde etme ümidi kalmamışsa, küfürler, hakaretler, gelmişini geçmişini karıştırmalar, iftiralar ve insana yakışmayacak tüm hakaretleri ettikten sonra yinede aynı ortaklığı yapmakta bir sakınca görmezler. Bu işi bana asla yaptıramazlar, ekonomik durumum bunu yapmaya müsait değil dedikten sonra verdiği sözden rücu ederek her türlü olumsuzluğa evet diyebiliyor.
Demek istiyorum ki sevgili dostlar, insan gibi ve insan olarak yaşamak için sırnaşık olmaya yer yok. İnsanlar sosyal hayatta, ticari hayatta, ailevi hayatta ve her ortamda insan onuruna yakışır gibi yaşamayı becerebilirse, çocuklarına ve sevenlerine çok büyük servet bırakmış olurlar.